Osman Aydoğan


Kılıç yarası?

Aslı Erdoğan (d. 1967) eserlerini 90´lı yıllarda vermeye başlamış Aslı Erdoğan (d. 1967) eserlerini 90´lı yıllarda vermeye başlamış fizikçi yeni kuşak kadın yazarlarımızdandır. Türk edebiyatının ilk Türk fizikçilerdendir. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar


Aslı Erdoğan (d. 1967) eserlerini 90´lı yıllarda vermeye başlamış fizikçi yeni kuşak kadın yazarlarımızdandır. Türk edebiyatının ilk Türk fizikçilerdendir. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı üniversitede Fizik dalında yüksek lisans yapar. İki yıl İsviçre CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi)´de çalışır.

Rio de Janeiro Üniversitesi´nde başladığı Fizik doktorasını yarıda bırakarak edebiyatçılığı seçer; öykücü kimliği ile tanınır. Öykünün yanı sıra romanlar yazar ve çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapar. Aslı Erdoğan´ın eserleri özellikle Avrupa ülkelerinde ilgi görür ve sekiz dile çevrilir.

Eserleri şunlardır; ?Kabuk Adam? (1994), ?´Mucizevi Mandarin´´ (1996), ?´Kırmızı Pelerinli Kent´´ (1998), ?´Hayatın Sessizliğinde´´ (2005), ?Bir Yolculuk Ne Zaman Biter? (2000), ?´Bir Delinin Güncesi´´ (2006), ?´Bir Kez Daha´´ (2006), ?´Taş Bina ve Diğerleri´´ (2009). 

?Tahta Kuşlar? adlı öyküsü Almanya´da Deutsche Welle ödülü kazanınca kendisini tüm Avrupa tanır ve bu öyküsü birçok dile çevrilip yayımlanır. Fransız Lire dergisi onu ?Geleceğin 50 yazarı?ndan biri olarak seçer. ?´Mucizevi Mandarin´´ İsveç´te yılın kitabı seçilir.

Öykü kitabı ?´Mucizevi Mandarin´´ (Everest Yayınları, 2016)´in 42´inci sayfasında şöyle bir hikâye yer alır:

 ?´Yaşlı ve çirkin bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel, ama taş kalpli bir fahişeye gitmiş. Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye başlamış. Haydutlar hem kalabalık, hem de işinin ehliymiş. Onu kolayca köşeye sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf, çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. Bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir şey yapamıyormuş. Sonunda korkup kaçmışlar. Dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek istemiş. Onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. Gelgelelim güzel kadının her donuşunda mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuş, dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. İçten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. Sonunda mandarin kanlar içinde kadının kollarında yığılmış, ölmüş.´´

Bu öykü üzerine Ayşe Arman Hürriyet´deki bir yazısında şu yorumu yapar:

?´Tam da bu türden hayatlar yaşamıyor muyuz? Aşktan bunca korkmamız bu yüzden değil mi? Kimsenin kollarında yığılıp can vermek istemiyoruz. Çünkü zaten, her tarafımız kılıç yaralarıyla dolu. Ama bir şekilde kapanmış, kabuk bağlamış yaralar onlar. Nasıl yapmışsak yapmışsız, üstesinden gelmişiz. Ama biri o kabuk tutmuş yaraları, okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyorlar yeniden. Birine teslim olduğumuzda, anlatmaya başladığımızda, içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor. O yüzden değil mi içimizi tutmamız? Birine teslim olmaktan ölesiyle korkmamız? Ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmamız? Anlatsam mı anlatmasam mı kararsızlığımız... Bu sevgi beni acıtır mı kuşkularımız...´´

20 Ağustos 2016 yılında Özgür Gündem gazetesine yönelik yapılan soruşturmada silahlı terör örgütü üyeliği ve halkı kışkırtmak iddiasıyla tutuklanır Aslı Erdoğan. Erdoğan´ın tutukluluğu halen devam etmektedir.  Erdoğan tutuklu iken İsveç Pen tarafından sürgünde, tehdit altında ya da cezaevinde bulunan bir yazar ya da gazeteciye verilen Tucholsky Ödülü´ne layık görülür.

Aslı Erdoğan ilk kitabı ?Kabuk Adam?da sanki kendisini anlatır:

?Hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı, ilk fırsatta katlederiz. Sonra da, ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız.? 

Hep ama hep yaptığımız gibi?

Her yanımız bir şekilde kapanmış, kabuk bağlamış kılıç yaralarıyla dolu...