Osman Aydoğan


Kehânet! (2)


Evet Laonikos Chalkokondyles´in rivayetleri, öngörüleri, kehânetleri -artık her ne dersek- bu kadar. Ayrıca şöyle bir rivayet daha vardır: Fatih, İstanbul´u fethettikten sonra, Bizans´ın ünlü bir kâhininin zindanda olduğunu öğrenir. Kâhini huzura çağırır, sorar: ?Seni niye zindana kapattılar?? Kâhin, Kral Konstantin´in geleceği öğrenmek için kendisini çağırdığını, krala ?Sonunuz yaklaştı, Bizans yıkılacak, Türklerin eline geçecek? demesi üzerine kralın kızdığını, kendisini zindana attırdığını söyler. Fatih, ?Bizans´ın sonunu görmüşsün, peki bizim geleceğimiz ne olacak? diye sorar. Kâhin, ?Sizin sonunuz da Bizans´a benzeyecek? der. Fatih´in, ?Nasıl olur, Anadolu´da birliği sağladık, Balkanlar elimize geçti, akıncılarımız Avrupa ortasında at oynatıyor? itirazı üzerine kâhin, ?Sizi parça parça koparacaklar? öngörüsünde bulunur. Gerçekten Osmanlı İmparatorluğu parça parça koparıldı, Sevr Antlaşması´yla son nokta konulacakken Atatürk ve silah arkadaşlarının çabası, özverisi ile bu süreç durduruldu, geri kazanımlar başladı. Belki de kim bilir Fatih´in konuştuğu bu kâhin ile Laonikos Chalkokondyles aynı kişidir. Tabii ki bu kehânetlere ?´deli saçması´´ der ve gülüp geçebiliriz. Ancak Fatih Sultan Mehmet´in İstanbul´u fethine şahitlik etmiş daha öncesinde de II. Murat´a İstanbul kuşatmasını kaldırması için gönderilen ekipte yer almış Chalcondlyles´in çoğu sonradan gerçekleşmiş bu kehânetleri görmezden gelinir, yabana atılır gibi değildir. Ama şu vereceğim örnek tarihi bir gerçektir: Emevilerin yıkılmasından sonra, Endülüs´te (Güney İspanya) Endülüs Emevi Devleti 756´da kuruldu ve 1492´ye değin 736 yıl süreyle İspanya´da varlığını sürdürdü. Türklerin Anadolu´daki birliği Fatih´le sağlandı. Bu birliğin kuruluşunu 1450 yılı olarak alsak henüz birliğin kuruluşunun üzerinden 568 yıl geçmiş olacak ki henüz Endülüs Emevi Devleti´nin İspanya´daki yaşam süresi kadar bile değildir. İsterseniz gelin bu uçuk kehânetleri bir kenara bırakıp size bir kurgu romandan bahsedeyim. Gazeteci, araştırmacı yazar Mine G. Kırıkkanat´ın ?´Destina´´ (Literatür Yayıncılık, 2008) isimli bir kurgu romanı var. Mine G. Kırıkkanat, henüz yaşanmamış yakın bir geleceği anlattığı Destina romanı için şunları söyler: "Bu romanda yazılı her şey doğru, hiçbir şey gerçek değildir." Bu kurgu romana göre yakın bir gelecekte İstanbul ´´Küresel Yönetişim´?in idaresine geçer ve Türkler de göç ettikleri farklı ülkelerde asimilasyona uğrarlar. Böylece Haç ile Hilal?in savaşı sona erer ve yerini Hıristiyanlığın mezhep çatışması alır. Rahipten, Dolar´dan, magazinden, futboldan, suni gündemlerden kurtulup, başınızı kaldırıp da bir etrafınıza bakarsanız eğer karanlığın sandığınızdan da çok daha karanlık, bir zifiri karanlık olduğunu göreceksiniz. Sanıyoruz ki Anadolu´nun mülkiyeti sonuna kadar, sonsuza kadar bize ait. Etrafımızdaki ve uzaklardaki aç kurtların ve akbabaların varlığını, içine düştüğümüz çukuru, sığlığı, rehaveti, girdabı görmezden geliyoruz. Hep yazıyorum ya tarihin sarkacı, geçmişte hiç olmadığı kadar insafsızca karanlığa doğru savrulmaktadır diye... Bağnazlık kıskacından, mezhep kıskacından ve etnisite ve kimlik kıskacından kurtularak, kimseyi ötekileştirmeden, nefret söylemini kullanmadan, farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görüp kendi içimizde ve komşularımızla bir ve barış içinde yaşayamazsak ve teolojiye değil de bilime yüzümüzü dönemezsek eğer korkarım ki Bizans tarihçisinin yazdığı, Bizans kâhininin Fatih´e söylediği kehânetler ve Mine G. Kırıkkanat´ın kurgusu gerçek olacaktır. Eğer inanmıyorsanız gelin en eski Türk uygarlığı olduğu iddia edilen Etrüsklere ne olduğunu bir araştırın derim!. Ülkesi için kaygı duyanlara ve bu ülke yönetiminden sorumlu olanlara duyurulur?