Osman Aydoğan


Kedi...


Kurban Bayramı´nın ikinci günüydü. (22 Ağustos 2018) Bayram kutlamaya eşim ve kızlarımla kayınvalidemin yazlığına gittik. Yazlığa akşamüzeri vardık. Bayram kutlamasından sonra akşam yemeğini yedik. Gece de olmuştu. Bahçede bir yavru kedi miyavlaması vardı? Ailece bahçeye indik, karanlıktı. Bahçede kediyi bulamadık? Sonra fark ettik ki kedi sesi bahçede değil de giriş katındaki kullanılmayan ve içinde bir çek-yat ile birkaç parça eşya bulunan kapalı olan odadan geliyordu. Odaya girince gördük ki bir yavru kedi, gözleri henüz yeni açılmış, sanırım bir haftalık bir yavru kedi. Bu yavru kedi kullanılmayan bu kapalı odaya nasıl girebilirdi ki? Pencere yarım açık kalmış, tel kafeste de yırtık vardı. Muhtemel ki anne kedi buraya yavrulamış, burada doğum yapmış, sonra da yavrularını çıkarmış, götürmüştü buradan, bu yavru kedi de tek başına burada kalmıştı. Bu senaryo üzerine yavru kediye karton kutudan yuva yapıp bahçeye koyduk anne kedi yavru kedinin miyavlamasını duyup da gelip alsın diye? Kedi sabahlara kadar yine miyavladı? Annesi de gelip almadı? Ertesi gün de bu kullanılmayan ve içinde de bir çek-yattan ve bir kaç parça eşyadan başka eşya olmayan girişteki odayı eşim kayınvalidemin yardımcısıyla beraber bir güzel temizledikten sonra da odanın açık penceresini, tel örgüsünü ve kapısını da bir daha kedi içeri girmesin diye sıkıca kapattık. Yavru kedi açtı... Ancak bir şey yiyecek hali de yoktu? En yakın kasaba yarım saat mesafede idi. İnternetten orada bir veteriner gözüküyordu. Arabayla kasabaya veterinere gittik. Veterinerin kapısı kapalıydı. Ancak cep telefonu tabelada yazıyordu. Telefonla aradım veterineri. Bayram için şehirden ayrıldığını söyledi. Durumu anlattım. Bu yavru kedi için ne yapabileceğimizi sordum. Bana bir eczaneden en ufak numaralı bir biberon almamızı, yağsız bir süt almamızı, 2/3 oranında sütü 1/3 oranında ılık su ile karıştırıp biberonla kediyi her iki saatte bir beslememizi söyledi. Hemen nöbetçi eczaneyi bulup en ufak numaralı biberonu aldık, marketten de yağsız süt aldık, hemen eve geldik. Eşim karışımı hazırladı. Ancak biberondan kediye sütü içiremedik. Bunun üzerine eşim temiz kullanılmamış bir bulaşık eldiveni hazırlayarak bu eldivenin içine hazırladığı bu sütü koydu, eldivenin parmaklarının birisinin ucunu da delerek biberon haline getirdi. Bu şekilde de yavru kediye sütü içiremedik. Yavru kedinin ağzını zorla açtığımızda az da olsa yavru kedinin ağzına süt girebiliyordu ama bu beslenmesi için hiç de yeterli değildi. Bu şekilde bayramın üçüncü günü gün boyu kendi üstümüzü ve yavru kediyi sütle ıslatarak beslemeye çalıştık.. Ama başaramadık.. Yavru kedi sütü emmiyordu. Akşam olduğunda yavru kediyi yine hazırladığımız karton kutu yuvasına koyduk, miyavladığında -ki hiç susmuyordu-, sesini annesi duyup da gelsin alsın diye. Yavru kedi yine sabahlara kadar miyavladı. Anne kedi yine gelip almadı... Dördüncü bayram sabahtan kızlarım, öğleden sonra da biz ayrılacaktık. Ancak gece boyu internetten araştırma yapmıştım böyle bir yavru kediye ne yapılabilir diye. İnternetteki bilgi; ´´yavru kediyi bulunduğu yerden almak için anne kedinin ölmüş olduğundan mutlaka emin olun´´ diyordu. ´´Siz böyle bir yavru kedinin beslemesini, bakımını başaramazsınız´´ diyordu. Sabah komşulara sordum. Bir kedi gördüklerinden bahsettiler. Çevre düzensiz çalı gibi bitkilerle ve kullanılmayan metruk binalarla çevriliydi. Anne kedi ve diğer yavruları buralarda olabilir diye epeyce aradım. Ancak anne kediden hiçbir iz yoktu.