Osman Aydoğan


Kadir Mevlâm senden bir dileğim var! (2)


İşte bu türküyü de yine eskilerden 2014 yılında kaybettiğimiz Hacer Buluş söylerdi. Bağlantısını da yazımın sonunda veriyorum? Dinlemeye değer diye düşünüyorum... Yazımın girişinde anlatmıştım ya Anadolu insanının işte bu ?´muhanned´´ten çok çektiğini, ?´muhanned´´in Anadolu insanının başına musallat olduğunu, bu nedenle de ´´muhanned´´in hep Anadolu türkülerinde kendisine yer bulduğunu... Ve ´´muhanned´´den muzdarip türkülerden örnekler de verdim ya... Ülkemizde son yıllarda yaşanan gelişmeler sanki unutulmuş olan ´´muhanned´´in bu topraklara, bu insanlara tekrar musallat olduğunu gösteriyor. Çünkü son zamanlarda; TV´lerde, ekranlarda, basında, açık - kapalı oturumlarda, sokaklarda, meydanlarda; sanattan edebiyata, futboldan ticarete, eğitimden yönetime, sosyal hayattan siyasete, din hayatından devlet hayatına o kadar çok ´´muhanned´´ görüyoruz ki!... Ben kısaca ´´muhanned´´ diyorum ama daha açık ifade ile toplumun bütün bu alanlarında sevgisiz, ötekileştirici, ayrıştırıcı, dışlayıcı ve nefret söylemleri çoğalıyor, sürekli hasetten, garezden, kinden, intikamdan bahsediliyor, yeni bir devlet kurmaktan söz ediliyor. Sanırsınız ki Anadolu Timur istilası altındadır, sanırsınız ki Anadolu Yunan işgali altındadır, sanırsınız ki Anadolu fetret devrindedir. Sanki Anadolu Anadolu olalı, Türkler Türk olalı, bu millet millet olalı böylesi bir ´´muhannet´´ görmemiştir? Bir Yunan atasözü derdi ki; ´´Kelimenin gücü Tanrı´nın gücüne eşittir.´´ Ve devam ederdi Yunan atasözü; ?´İnsanoğlu bilseydi kelimenin gücünü, kötü bir kelimeyi değil kullanmak, aklından bile geçirmezdi.´´ Bir Japon atasözü ise: ?´Güzel kelimeler güzel doğa, çirkin kelimeler çirkin doğa yaratır´´ derdi. Acaba diyorum etrafımızdaki çirkinlikler sıkça kullanılan bu sevgi içermeyen ´´muhanned´´ sözcüklerinden dolayı mı oluyor? TV´ler çıkan siyasetçilere, sözde âlimlere bakıyorsunuz; nûrsuz yüzlerinde bir şiddet, bir celâl, dillerinde sevgisiz ´´muhanned´´ sözcükleri... Bizim gayri ´´muhanned´´ değil de ´´muhabbet´´ sözcüklerine ihtiyacımız yok mudur? ´´Muhanned´´den çektiği bu insanların yetmemiş midir? ´´Muhabbet´´ bu insanlara hak değil midir? Bu topraklara hep ´´muhanned´´ mi revadır? Bizim artık sanattan edebiyata, futboldan ticarete, eğitimden yönetime, sosyal hayattan siyasete, din hayatından devlet hayatına ´´muhabbet kuşu´´ olma zamanımız gelmemiş midir? ´´Muhabbet´´ ehli olan Mevlâna´nın, Yunus Emre´nin, Hacı Bektaşî Veli´nin, Ahmet Yesevî´nin torunlarının ´´muhanned´´e muhtaç olmaları ve ´´muhanned´´den muzdarip olmaları ne yaman bir çelişkidir? Ozan Şekip Şahadoğru yukarıda verdiğim ?´Niye gamlanırsın divane gönül´´ isimli türküsünde diyordu ya; ?´Aman niye gamlanırsın divane gönül elbet bir gün bu kış gider yaz gelir vay vay´´ Elbet bir gün bu kış gider yaz gelir ülkemize.... Elbet bir gün ´´muhanned´´ gider de ´´muhabbet´´ gelir ülkemize... Elbet bir gün bu ´´sevgisizlik´´ gider de ´´muhabbet´´ ve ´´sevgi´´ gelir ülkemize... Bizler görmesek de... Umulur ki ´´Bad-el harab-ül Basra!´´ (Basra harab olduktan sonra) gelmez ´´muhabbet´´ ve ´´sevgi´´ ülkemize... ´´Kazan aşka geldi, kömür tükendi, akıl başa geldi, ömür tükendi" misali.. İşte bu nedenledir ki kadir Mevlâm senden bir dileğim var, bizi muhannete muhtaç eyleme!