Osman Aydoğan


Kadın (2)


Her ikisinin de yazdığı mektuplar diğer edebi metinlerden tamamen farklıdır. Bu mektuplarda yazarların kalbini, ruhunu ve iç dünyalarını tüm çıplaklığı ile görmek mümkündür. Yalnızlığa merhem, dostluğun, aşkın ve sevginin en saf hâlini yansıtan bu mektupların her satırı konuşma dilinin dışında içtenlikle ve tutkuyla yazılmıştır. Bu mektuplarda insan, sanki kendisi yazmış gibi, kendi kalbini, kendi ruhunu ve kendi iç dünyası bulur. Halil Cibran´ın eserlerinde insan kendi yüreğinin ve aklının yansımalarını bulur? Yine kadın denilince ?´Eylül´´ yazarı Mehmet Rauf akla gelir? Mehmet Rauf annesini çocuk denecek yaşta kaybetmiştir. Bu nedenle o âşık olduğu kadınlarda anne şefkati ararken, bunun yanında kadında bilgi, kültür, incelik ve zarafet arar. Mehmet Rauf bu arayışını ´´Siyah İnciler´´de şu şekilde ifade eder: ´´Bir ihtiyaç, derin, dayanılmaz, zalim bir ihtiyaç, ele geçmesi hayal olan bir kadın ihtiyacı ruhumu yakıyor; bir kadın, kalbimin bütün yaralarını saracak nazik ellerle, avutulmaz yaşlarını unutturacak sıcak bakışlarla, ruhumun bu hüzün boşluğunu dolduracak ince bir kalple bir kadın; bir kadın ki bütün harap olmuş gençliğime samimi gözyaşlarla ağlasın, dizinde hayatımın bütün elemlerini ağlayabileyim; bir kadın ki bu yalancı sözlerin, ağlayan emellerin, âh eden ümitlerin yaslarını şefkat ve bağlılığı ile avutsun. Bu vefasız, bu kalpsiz kadınlardan, hatta aşklarıyla, hatta vefalarıyla bile zehirli yaralar açan, gençliğimin bütün hararet ve sevgisini söndüren bu kadınlardan gelen acılarımı göğsünün üstünde ağlaya ağlaya unutayım... Böyle bir kadın ihtiyacı ile bütün gençliğim işte mahvoluyor: Ölüyorum. Bir kadın ki bir kardeş olsun, bir eş olsun; yok yok bir anne olsun, bir anne ki her şeyiyle bir kadın, fakat kalbiyle, vefasıyla bir anne...´´ Burada Necip Fazıl´ın ´´Sayıklama´´ isimli şiirinde son dizesinde geçen; ´´Ne olurdu bir kadın, elleri avucumda , Bahsetse yaşamanın tadından başucumda..´´ ifadeleriye bir benzerlik vardır, ki Necip Fazıl Mehmet Rauf´tan sonra yazmıştır. Ve tekrar ederdi Mehmet Rauf ´´Siyah İnciler´´inde: ´´Böyle bir kadın ihtiyacı ile bütün gençliğim işte mahvoluyor: Ölüyorum. Bir kadın ki bir kardeş olsun, bir eş olsun; yok yok bir anne olsun, bir anne ki her şeyiyle bir kadın, fakat kalbiyle, vefasıyla bir anne...´´