Osman Aydoğan


İçimden Geçenler (3)


?İnsanların büyük çoğunluğu yüzmesini öğrenmeden yüzmek istemez. Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için dünyaya gelmişler; suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar; düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa bundan ileri bir noktaya ulaşabilir. Ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir. Böyle biri bir gün gelip suda boğulur.´´ ?İnsanlık ile siyaset birbirini dışlar. İkisine birden hizmet etmek hiç kolay değildir? ?Erkekleri görüyordum; bugün arzuyla, yarın bıkkınlıkla kahroluyor, yana yakıla seviyor, sevgilere hoyratça son veriyor, hiçbir sevgiye güven beslemiyor, hiçbir sevgide mutluluğu bulamıyorlardı.? ?Kadınları görüyordum sevgiden yanıp tutuşan; aşağılanmaları ve dayakları sineye çekiyor, sonunda kapı dışarı ediliyor, ama bağlandıkları erkekten yine de kopamıyor, kıskançlıkları ve horlanmış sevgileriyle onurları çiğnenmiş, köpeksi bir sadakat sergiliyorlardı.? ??Ayrıca kendim için daha bir sessiz daha bir el altından gözyaşları döktüm; bir başka gezegende yaşar gibi bütün bu insanların arasında yaşayıp hayat denen şeye akıl erdiremeyen, sevgiye susamışlıktan ölen, ama sevgiden de korkmadan duramayan kendim için gözyaşları.? *** Güz aylarının son günleridir.. Yaprakların artık ağaçlardaki son demidir. O güzel yaz günleri geçmiş, güneşli sonbahar da bitmiştir. Güneş artık dallar arasından solgun solgun bakmaktadır. Gri gri bulutlar da gökyüzünde kümelenmiştir... Börtü böcek yaz konserlerini kesmiş, kuşların cıvıltıları susmuş, yaz otları da sararıp solmuştur. Doğa bir ürkek, bir mahzun, bir hazin sessizliğe bürünmüştür... Uzaklar da sarı, sapsarı, kahverengi, pastel bir renge dönüşmüştür? Murat Göğebakan´ın sesi gibi çığlık çığlığa, bağıra bağıra, haykıra haykıra bir sonbahar daha geçmektedir... Ve içimden; dalından düşen sararmış, solmuş, kızarmış sonbahar yaprakları misali salına salına sözcükler düşmektedir? Ve zihnimden hızla geçen bir trenin hiç bitmeyen vagonları gibi katar katar cümleler geçmektedir... Yerlerde solgun yapraklar kurumak üzredir. Kış kapıyı çalmak üzredir. İçimden geçenler beni boğmak üzredir?