Osman Aydoğan


İçe dönüş! (6)


Şehriyar bana bunları anlatırken; her gün daha bir çığlık çığlığa, daha bir bağıra bağıra batmıştı güneş dağların ardından... Alev alev yanmıştı dağlar güneş batarken, korsuz, külsüz, dumansız... Perde perde inmişti karanlıklar, usul usul basmıştı geceler. Her akşam gün yavaş yavaş bitip, Güneş dağların ardından alev alev çekilip, usul usul batarken, Necip Fazıl´ın ?´Akşam´´ isimli şiiri gelirdi aklıma; ?´Güneş çekildi demin, Doğdu bir renk akşamı. Bu, bütün günlerimin, İçime denk akşamı.´´ Şehriyar bana bunları anlatırken; yurdumdan bu denli uzaklıkta aslında Celâlâbad´da her akşam bana, garip bir renk akşamıydı? Şehriyar bana bunları anlatırken; yurdumdan bu denli uzaklıkta aslında Celâlâbad´da her akşam bana, bütün günlerimin içime denk akşamıydı? *** Notlarımda yine Şehriyar. O´nun kendisi hakkındaki sözleri; ?´Haz ve acı üzerimdeki egemenliklerini yitirdiler, kendimi hiçbir şeye gereksinim duymayan, bütünlük içinde, doygun bir varlık olarak hissediyorum. Benim sessizliğim şarkı söyler, benim boşluğum doludur. Siz benim dünyamda olmadıkça onu bilemezsiniz. Hiçbir şey olmak, hiçbir şeye sahip olmamak, hiçbir şeyi alıkoymamak bana en büyük armağan, en yüksek cömertliktir. Benim gerçek dünyamda sizin kötü dediğiniz bile iyiye hizmet eder, bu nedenle de gereklidir. O bedeni toksinlerden arındıran çıbanlar gibidir. Hastalık acı verici, hatta tehlikelidir, fakat onunla doğru şekilde meşgul olursanız, o şifa verir. Bu, bir şeylerin kendi başlarına iyi ya da kötü oluşu sorunu benim dünyamda mevcut değildir. Gerekli olan iyidir, gereksiz olan kötü. Sizin dünyanızda ise hoş olan, zevk verici olan iyi, acı verici olan da kötü. Şimdi şunun fakına vardım, hayatı geldiği gibi hoş karşılamak ve onun sunduğu her şeyi sevmek en iyisidir. ?´ Bana bunları anlatırken Şehriyar; mutluluktan ve kederden azade tunçtan bir heykel gibiydi yüzü. Ancak o simsiyah derin kocaman gözlerinde ve yüzünde hiç bitmeyen hafif bir tebessüm olurdu. Aklıma inci taneleri gibi sıra sıra geliyordu Şehriyar´ın diğer sözleri: ?´Bilmemek ve bilmediğini bilmemek sonu gelmeyen ıstırabın nedenidir. Evren sizin sınırsız olma kapasitenizin kısmi bir tezahüründen başka bir şey değildir. Her hal ve şartta sizi harekete geçiren sizin iyileşme arzunuzdur, doktor değil. Siz en önemli olanı dikkate alın, daha az önemli olanlar yollarına gireceklerdir. Karanlık bir odayı derleyip toparlayamazsınız. Önce pencereyi açarsınız. Işığa yol vermek her şeyi kolaylaştırır. Herkes yaşadığı gibi ölür. Nedenler olduğu sürece sonuçlar mutlaka olacaktır. Kral Janaka bir seferinde rüyasında dilenci olduğunu gördü. Uyanınca Gurusu Vasishta´y sordu: ?Ben rüyasında dilenci olduğunu gören bir kral mıyım, yoksa rüyasında kral olduğunu gören bir dilenci miyim?´ Büyümeye engel olan nedenleri ortadan kaldırın, o zaman bütün kişisel, sosyal, ekonomik ve politik sorunlarınız ortadan kalkar. Evren bir bütün olarak mükemmeldir ve parçaların o mükemmelliğine ulaşma çabaları bir sevinç nedenidir. Mükemmel olmayanı mükemmel olan uğruna seve seve feda edin, o zaman iyi ve kötü tartışmaları hiç olamayacak. Fiziksel ve zihinsel hiçbir şey size özgürlük veremez. Bir kez, tutsaklığınızın kendi eseriniz olduğunu anlayıp da sizi bağlayan zincirleri perçinlemeye son verdiğiniz zaman, artık özgürsünüzdür. Sizinle temas kuran hiçbir şeyi ayırmamak, ona karşı koymamak, fakat hepsini anlamak ve sevmek evrenselce yaşamak demektir. Gerçekten şunu söyleyebilmek; ben dünyayım, dünya bendir, ben dünyada evimdeyim, dünya benimdir. Her mevcut olan benim mevcudiyetim, her bilinç benim bilincim, her keder benim kederim, her sevinç benim sevincimdir diyebilmek ? bu evrensel hayattır. Bununla birlikte gerçek varlığımız evren ötesidir. Ne bir hedef vardır ne de ona ulaşmak için bir yol. Yol da sizsiniz hedef de siz; kendinizden başka ulaşacağınız hiçbir şey yoktur.