Osman Aydoğan


İçe dönüş! (2)


Gerçek şu ki; bilinç ile bilinç dışı arasında pek ufak bir fark vardır ? onlar esasta aynıdır. Dünyayı siz yaratıyor, sonra da onun için hayıflanıyorsunuz. Sizi mutlu ya da mutsuz eden sadece kendinizi zihninizle özdeşleştirişinizdir. Zihninizin kölesi oluşunuza başkaldırın, tutsaklığınızı kendiniz yaratmış olduğunuzu görerek bağımlılık ve nefret zincirlerini kopartın. Ben ?beden´im fikrinin ötesine gidin ve göreceksiniz ki siz zaman ve uzayın içinde değilsiniz, zaman ve uzay sizin içinizdedir. Bunu bir kez anladığınızda, kendini idrakin önündeki başlıca engel kaldırılmış olacaktır. Siz ?ben ?bu- beden-im´ illüzyonuyla bağımlı olduğunuz zaman, uzay içinde sadece bir nokta ve zaman içinde sadece bir ansınız. Beden ve bedenle özdeşlik duygusu mevcut oldukça, düş kırıklıkları kaçınılmazdır. Bedenle özdeşlik zannı bittiğinde, tüm uzay ve zaman sizin zihninizdedir ve zihin bilinç içinde yalnızca bir dalgacıktır, bilinç ise doğaya yansımış farkındalık. Siz kendinizi zaman ve uzay içinde bir noktadan daha küçük olarak idrak ettiğiniz zaman, hani kesilemeyecek kadar küçük ve öldürülemeyecek kadar kısa ömürlü olduğunuzu, o zaman ve ancak o zaman bütün korkular gider. Siz iğne ucundan daha küçükseniz, iğne sizi delemez ? siz iğneyi delebilirsiniz. Bir kez, her şeyin kendi kendine olduğunu idrak ettiğiniz zaman (buna ister kader, ister Tanrı, ya da rastlantı deyin) işte o zaman sadece bir tanık olarak kalırsınız, anlayan, tat alan fakat tedirgin olmayan, kaygısız bir tanık olarak? Hayatı geldiği gibi kabul edin, onun bir nimet olduğunu göreceksiniz. Siz kendinizi; hayat akımından ayrı, kendi kişisel iradesi olan, kendi hedefleri peşinde koşan bir ?kişi´, bir beden ve bir zihin olarak kabul ettiğiniz sürece, sadece yüzeyde yaşıyorsunuz, yapacağınız her şey çok kısa ömürlü ve pek az değer taşıyan, kibir ve gurur alevlerini besleyen saman çöplerinden başka bir şey değil demektir. Kendinizi bilinç sahibi bedenler olarak düşünmeye öylesine alışmışsınız ki, bilincin beden sahibi olduğunu bir türlü imgeleyemiyorsunuz. Bedenli mevcudiyetin bir zihin hali olduğunu, bilinç içindeki bir devinim olduğunu, bilinç okyanusunun sonsuz ve ebedi olduğunu, bilinçle temas halindeyken sizin yalnızca tanık olduğunuzu bir kez fark etseniz, tamamen bilinç ötesine geri çekileceksiniz. Dünyanın mevcut olması size bağlıdır. Dünyanın mevcut olması sizin tercihinizdir. Onun gerçekliği hakkındaki inancınızı kaldırın, o bir rüya gibi eriyip gidecektir. Zaman dağları düzeltebilir, zamanın, zaman ötesi kaynağı olan siz ise çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Çünkü bellek ve beklenti olmadıkça zaman da yoktur. Sizi güvensiz ve mutsuz kılan sizin zihninizdir. Beklenti sizi güvensiz kılıyor, bellek mutsuz ediyor. Kişinin gerçeğin sadece bir gölgesi olduğunu, fakat gerçeğin kendisi olmadığını bir kez idrak ettiğinizde üzülüp dertlenmekten vazgeçersiniz. Olmakta olan sizin zihin projeksiyonunuzdur. Zayıf bir zihin kendi projeksiyonlarını kontrol edemez. Onun için zihninizin ve onun projeksiyonlarının farkında olun. Zihninizi düzene koyun, doğrultun, her şey düzelecektir. Kendinizde düzen olmadıkça, dünyada da düzen olmayacaktır. Doğada kaosa yer yoktur. Yalnızca insanın zihninde kaos vardır. Kötülük, hastalanmış bir zihnin pis kokusudur. Zihninizi iyileştirin, o zaman o da çarpıtılmış çirkin filmler projekte etmeyi kesecektir. Kendinizi kontrol etmek için kendinizi bilin. Zihniniz tümüyle dünya ile meşgulken kendinizi bilemezsiniz; kendinizi bilmek için dikkatinizi dış dünyadan ayırıp içe çevirmelisiniz. Bütün hayalleri terk edin ve kendinizi olduğu gibi bilin. Kendini biliş bağımlılıklardan kurtuluştur. Tüm kıvranışlar yetersizlik duygusundan dolayıdır. Hiçbir şeyden yoksun olmadığınızı, var olan her şeyin siz ve sizin olduğunu bildiğiniz zaman arzu biter. Siz kendinizi bildiğiniz zaman Tanrı da sizi bilir. Siz kendinizi bilmedikçe var olmanın ne önemi var? Aslında ne olduğunuzu bilmeye de ihtiyacınız yoktur. Ne olmadığınızı bilmek yeterlidir. Ne olduğunuzu asla bilmeyeceksiniz, çünkü her keşif, fethedilecek yeni boyutları açığa çıkarır. Bilinmeyenin sınırları yoktur.