Osman Aydoğan


İçe dönüş!


Avusturyalı filozof Ludwig Wittgenstein, dili felsefenin merkezine oturtan 20. yüzyılın en önemli filozoflarından birisiydi. Onun hayatı boyunca yayınladığı tek kitabı Tractatus logico-philosophicus isimli eserdir. (Tractatus logico-philosophicus, YKY, 1996) Tractatus´un son cümlesi şöyle biterdi: "Üzerinde konuşulamayan konusunda susulmalıdır.´´ (Wovon man nicht sprechen kann, darüber muss man schweigen.) Bu cümle Wittgenstein´in Tractatus´taki son cümlesidir, Tractatus bu şekilde biterdi. Ülkemizde yaşananlar üzerine, siyaset, ekonomi, ABD, rahip, Dolar üzerine konuşulacak ne varsa konuşulmuş, artık konuşulacak bir şey kalmamıştır. O halde artık susulmalıdır! Hal böyle oluca da ben içime döndüm. İçimde de yıllar yıllar öncesine gittim, orada yıllar önce tanıdığım, beni ben yapan en yakın dostum, sırdaşım, arkadaşım, sanki bana en yakın akrabam Şehriyar´ı buldum ve ona, onun hatıralarına sığındım... *** Bu günler gibi yaz sonu günleriydi? Şehriyar´la sabahlara kadar süren sohbetlere dalardık? Doğal bir öğretmendi Şehriyar, ama hiç de kendisinde bir öğretmen edası yoktu. ´´İnsana bir şey öğretebilmenin yolu, öğrenmeyi ancak kendi içinde bulabileceğini öğretmektir´´ derdi. Düşüncelerini sürekli birisiyle paylaşırdı? Derdi ki; ??düşüncelerimizi paylaşmadığımız sürece, kendi hapishanemizi de yaratmış oluruz ve bu kendini yok etme sürecinin de başlangıcıdır. Bu bir varlık sorunudur.´´ Dersleri ve anılarımı bu şekilde kaleme almamda da en çok Şehriyar´ın bu sözü etkili olmuştu? Sohbet değildi aslında, Şehriyar anlatır ben dinlerdim? Ya Şehriyar anlatırken not alırdım, ya da konuşmasından (daha doğrusu dersinden ) sonra aklımda kalanları yazardım? Şehriyar´ın dersinin tek kişilik sınıfının tek öğrencisiydim sanki? Şimdi diyorum ki, iyi ki o zaman bu notları almışım? Yoksa bir otuz yıl sonrası bu konuşmaları (dersleri) hiç hatırlayamazdım? İşte otuz yıl öncesi aldığım bu notları tekrar okumakla başladı benim bu içe dönüşüm, bu uzuuun içsel yolculuğum? *** ?´Dünya benim tahayyülümün bir yansımasıydı?´´ derdi Şehriyar ve sonra devam ederdi; ?´Hayat ne kadar uzun olursa olsun, sadece bir anlık bir düştür. Görünüşü gerçekmiş gibi kabul etmek keder vericidir ve bütün felaketlerin nedenidir.´´ Ve anlatırdı Şehriyar; ?´Siz karmaşa içindesiniz, çünkü dünyanın içinde olduğunuza inanıyorsunuz, dünyanın sizin içinizde olduğuna değil? Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan projekte edildiğini idrak ettiğinizde korkularınız sona erer. Siz sadece dış dünyanın gerçek olduğuna inandığınız sürece onun tutsağı olarak kalırsınız. Aslında ise ne beden ne de onu içeren bir dünya vardır; sadece zihinsel bir durum, rüyamsı bir hal vardır ki gerçekliği sorgulandığında kolayca dağılabilir. Biz sadece rüya görmekteyiz. Bizler sırlarla dolu bir evrende hatta bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur. Rüyalara gerçeklik atfettiğiniz sürece onların kölesisiniz. Rüyanızın rüya olduğunu idrak ettiğinizde uyanacaksınız. Dünya bir yansımadır. Ancak siz yansıma değilsiniz, yansımayı görensiniz. Bir kez hiç kuşku taşımaksızın idrak edersiniz ki siz dünyanın içinde değilsiniz, dünya sizin içinizdedir. Siz beden içinde değilsiniz, beden sizin içinizde! Zihin sizin içinizde. Olan her şey zihnin içinde ve zihne vaki olur. Her şeyin sizin zihninizde olduğunu, sizin zihinden öte olduğunuzu ve gerçekten yalnız başınıza olduğunuzu ne zaman idrak ederseniz, işte o zaman her şey sizsiniz. Zihninizin içeriğine bakın. Siz nasıl düşünüyorsanız, öylesiniz. Sizler gördüğünüz dünyayı tanımlamazsınız, tanımladığınız dünyayı görürsünüz. İç ve dış arasında ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. Bunu açık ve berrak bir şekilde anlamaya çalışın. Her ne algılarsanız, o algıladığınız şey siz değilsiniz. Gerçekte sahip olduğunuz şeyin bilincinde olmazsınız. Bilincinde olduğunuz şey siz değilsinizdir ve o sizin değildir. Siz bilincinde olduklarınızın hiçbiri değilsiniz. Sizin olan algılama gücünüzdür, algıladığınız değil. Zihin; zaman ve uzay yaratır ve kendi yarattığını gerçek olarak kabul eder.