Osman Aydoğan


Hükm-ü Karakuşî (2)


Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: - ´´Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslimin tek gözü çıkarıla...´´ Davacı: - ´´Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?´´ diye sorunca Karakuşî kadı; - ´´Şimdi´ demiş, ?´fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.´´ Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş. Fırıncı bu davadan da beraat etmiş. Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşî kadı: - ?´Tamam´´ demiş, ?´karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak´´. Böyle olunca adam da şikâyetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi´ye: - ?´Senin şikâyetin nedir bre?´´ Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış? - ´´Ne diyeyim kadı efendi´´ demiş, ´´hiç adaletinizden sorgu sual olur mu? Adaletinle bin yaşa sen, e mi !´´? Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, ?´Kıssadan hisse: Ananı ?öpen´ kadı ise, kimi kime şikâyet edeceksin?.. Bugün ülkedeki durum bu! Agnadın mı?" *** Hırsız bir evi gözüne kestirmiş, etrafı kolaçan etmiş. En iyisi balkondan girmek demiş. Gece bastırınca bahçeye dalmış, balkona tırmanmaya başlamış... Bir adım, bir adım daha, tam çıkmak üzere, balkonun korkuluğu kırılıp kopmuş. Hırsız düşüp ayağını kırmış... Sabah olunca, hırsız doğru kötü ve abuk, sabuk hükümleriyle (Hükm-ü Karakuşî) meşhur "Karakuş Kadı"ya gitmiş, halini göstermiş: "Kadı efendi, ben soymak için eve girecektim, fakat balkon korkuluğu çürük çıktı, koptu. Ben de düşüp ayağımı kırdım!" demiş. Kadı da pek anlamamış: "Eeee ne istiyorsun, şimdi seni hırsızlığa teşebbüsten içeri atayım mı?" diye sormuş. Adam da, "hayır kadı efendi, bir dinleyin.? Bunun üzerine Karakuşî Kadı, "anlat bakalım!" demiş. Hırsız başlamış anlatmaya; "Ev sahibinden davacıyım, eğer balkonun korkuluğunu sağlam yaptırsaydı, ben de düşüp ayağımı kırmazdım... Tamam hırsızlık suç ama, cezası balkondan düşüp ayak kırmak değil!" Karakuşî Kadı keyiflenmiş, tam ona göre bir dava, çağırmış ev sahibini: "Be adam, niçin evinin balkonunu sağlam yaptırmıyorsun? Korkuluk sağlam olsaydı bu adam düşüp ayağını kırmazdı!" Ev sahibi şaşırmış: "Aman efendim, balkonun korkuluğunu Marangoz Ahmet usta yaptı. Çürük yaptıysa benim günahım ne?" Kadı efendi, hemen Marangoz Ahmet Ustayı çağırın demiş, Marangoz gelmiş. Sorgu suale çekilmiş ve başlamış anlatmaya; "Efendim ben balkonun korkuluğunu çakarken yoldan yeşil başörtülü bir hanım geçiyordu. Başörtüsü o kadar güzel yeşile boyanmıştı ki, herhalde gözüm ona daldı. Çiviyi boşa çakmış olacağım!" demiş. Kadı emretmiş: "Hemen o yeşil başörtülü kadını bulup getirin!" demiş. Kadıncağız gelmiş, tir tir titriyor: "Kadı efendi, benim günahım ne? Ben başörtüsünü, boyasın diye boyacıya verdim, o boyadı!" Sıra boyacıya gelmiş; kadı sorguya çekmiş: "Ulan, başörtülerini böyle göz alıcı renge boyuyorsun, marangozun gözü başörtüsüne takılıyor, çiviyi boşa çakıyor. Balkona tırmanmaya çalışan hırsız düşüp ayağını kırıyor!" Boyacı verecek cevap bulamayınca, kadı da hükmünü vermiş: "Götürün bu herifi asın!" Biraz sonra cellat gelmiş: "Kadı efendi, bu boyacıyı boyu sehpaya uzun geldiği için asamıyorum!" Kadı elini sarığına dayamış, çözüm bulmuş: "Git, kısa boylu bir boyacı bul, onu as!" *** Bir terzi ve bir avcı arkadaş olur, beraber ava gitmeye karar verirler. Av sırasında avcı attığı bir ok ile terzinin bir gözünü kör eder. Terzi dayanamaz gider avcıyı dava eder. Kadının karşısına çıkarlar. Kadı Karakuşî´dir. Karakuşî terziye sorar: ?´Anlat bakalım, ne istiyorsun´´. Terzi cevaben ?´efendim bu avcı benim gözümü çıkardı. Mesleğim terziliktir. Tek gözümle bu işimi icra edemiyorum. Avcı cezalandırılsın ve bedel ödesin´´. Karakuşî; ?´Avcının gözünü çıkartın´´ diye emir buyurur. Bu defa avcı itiraz eder; ?´Efendim ben avcılıkla geçiniyorum, tek gözle avlanamam´´ der. Karakuşî biraz sakalını okşar ve kararını verir: ?´Kapıdaki bekçilerden birini getirip bir gözünü çıkarın, o tek gözle de idare edebilir.´´ (!) *** Dayak yiyen bir genç Karakuşî´nin yanında alır nefesi ve kendisini dövenden şikâyetçi olur. Karakuşî, suçluyu getirmeleri için beş muhafız yollar. Bunu duyan suçlu hemen Karakuşî´ye gider. Mahkemede davacı gençle karşılaşınca onun bir şey söylemesine fırsat vermeden dayak attığı genci göstererek ?´işte beni döven budur´´ der. Bunun üzerine Karakuşî dayak yediği için davacı olan gence dayak atılmasını emreder. Genç yediği dayaktan neredeyse ölecek duruma gelir. Genç, ?´dayak yiyen bendim´´ diye feryat edince; Karakuşî gence ??o senden önce davrandı´´ diye cevap verir. (!)