Osman Aydoğan


Hiçliğe mahkûm!


Roma İmparatorluğunun ismi pek bilinmeyen bir generali ve aynı zamanda senatörü vardır: Lukullus. Asıl adı; Lucius Licinius Lucullus. MÖ 117 ? 57 yılları arasında yaşamıştır. Lukullus; Roma birliklerine komuta etmiş, büyük fetihlerde bulunmuş, büyük zaferler kazanmış, Pontus Krallığını fethederek Roma´ya bağlamış, bunun dışında Roma İmparatorluğu için 53 şehir fethetmiş ancak seferleri sırasında elde ettiği ganimetlerle oluşan zenginliği ve verdiği cömert ziyafet sofraları ile meşhur olmuştur. 20. yüzyılın en etkili Alman şairi, oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni Bertolt Brecht´in Lukullus´u konu alan kısa bir didaktik radyo oyunu vardır: ?´Lukullus´un Sorgulanması´´ (Almanca orijinal adı: Das Verhör des Lukullus) . (Mitos Boyut Yayınları, 1998) Bu eser Bertolt Brecht tarafından yazılan ilk ve tek radyo oyunudur. Brecht, bu oyunu Adolf Hitler´in orduları, artık neredeyse bütün Avrupa kıtasına yayıldığı, tüm Avrupa´yı fethettiği yıl olan 1940 yılı Kasım ayında sürgünde olduğu İsveç´te yedi gün içerisinde yazar. Ancak eser İsveç Stockholm radyosunda yayınlanmaz. Brecht´in ricası üzerine 12 Mayıs 1941 yılında ilk olarak İsviçre´de radyo Sender Beromünster üzerinden yayınlanır. Bu eser önce opera olarak düşünülmüşse de, metin Paul Dessau tarafından müzikal oyuna çevrilmiştir. Brecht bu oyunu Hitler´i kastederek yazmıştır. Ancak komünist otoriteler oyunda Stalin kastediliyor vehmiyle bu şekliyle oyunu yasaklamışlar, Brecht´in sahneleri yeniden incelemesine ve başlığının da ´´Lukullus´un Mahkûmiyeti´´ olarak değiştirmesine sebep olmuşlardır. Bu eser 2009 yılında ise Fransız Rejisör Jean-Marie Straub tarafından filme de çekilmiştir. Brecht´in ?Lukullus´un Sorgulanması? isimli bu eseri, işte anlatılan bu Romalı Senatör ve General Lukullus´un vefatından sonra öbür dünyadaki sorgulanmasını konu alır. Brecht´in eserinde geçen öykü kısaca şu şekildedir: Öbür dünyada bu büyük Roma generali Lukullus´un´´kutsanan alanlara´´ mı yoksa ´´hiçliğe´´ mi gideceğine karar verecek ve bunun için Lukulls´u sorgulayacak olan mahkeme heyeti teşkil edilir. Mahkeme heyeti halkın çeşitli kesimlerinden ancak alt tabakadan gelen kişilerden oluşmaktadır. Heyet; bir çiftçi, bir öğretmen, bir balıkçı kadın, bir fırıncı ve bir fahişeden oluşmaktadır. Mahkemede Lukullus´un katafalkındaki şahitleri çağırmasına da izin verilir? Mahkemede sorgu esnasında kendinden emin olan General Lukullus, her birinin öyküsü kitlelerin kanlarına mal olmuş zaferlerini sayıp dökmeye başlar. Sonuçtan hiç kuşku duymamaktadır. Anlattığı her bir zaferi, onu sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe bir adım daha yaklaştıracak, öldü diye bir ?´hiç´´ olma yazgısından da bir adım daha uzaklaştıracaktır. Mahkemede ilk dinlenilen dört kişi ülkelerindeki insanları öldürdüğü ve ülkelerini parçalaması nedeniyle Lukullus´u suçlarlar. Ancak Lukullus bütün bunları ülkesi için, Roma için yaptığını söyler ve zaferlerini anlatır. Fakat Lukullus´un hiç beklemediği bir şey olur. Anlattığı her zaferinin ardından, yüzlerindeki umursamazlık ifadesi hiç değişmeyen mahkeme heyetinin ağzından koro halinde tek bir karar çıkar: ?Onunla birlikte hiçliğe gitsin!? (Ins Nichts mit ihm!) General Lukullus dehşete kapılmıştır. Roma´yı görkeminin doruklarına taşımış onca zafer karşısında mahkeme nasıl bunca kayıtsız kalabilir? Mahkemede tanıklar da dinlenmektedir. Tanıklardan ikisi aşçısı ve çiftçisidir. Aşçısı Lukullus´un çok iyi yemek yaptığını söyler. Çiftçisi ise, generalin savaşlarından birini anlatırken şöyle der: ?Hatta General Lukullus, Anadolu´ya yaptığı seferinden dönüşünde Roma´ya bir de kiraz ağacı fidanı getirmişti. Kiraz ağaçlarımız ondan sonra oldu?? (Görüldüğü gibi Kiraz ağaçları tüm Avrupa´ya Anadolu´dan yayılmıştır.) Bu söz üzerine yargıçlar birden canlanırlar. Tanığa sözünü yineletirler. Ne yani, General Lukullus, o savaşından dönerken Roma´ya bir de canlı mı getirmiştir? Canlı kiraz ağacı fidanının Roma´ya getirilmesi, General Lukullus´un zaferlerle dolu hayatının kayda değer ve insanca tek sevabı olarak tutanaklara geçirilir? Ancak Lukullus´un Anadolu´dan getirttiği kiraz ağacı dışında her şey onun karşısındadır bir de aşçısının söylediği gibi iyi yemek pişirme ile ilgili deneyimi vardır. Mahkemenin sonunda Lukullus ?´hiçliğe´´ mahkûm edilir... Eserde Lukullus´un şahsında kastedilen ister Hitler olsun, ister vehmedilen Stalin olsun, tarihte; insana, hisse, ruha, cana, canlıya, hayata ve yaşama dokunamayan bütün diktatörlerin ve bedbahtların akıbetinin ?´hiçliğe´´ mahkûm edilmek olduğu anlatılır. Tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte de her diktatörün akıbetinin de ?´hiçliğe´´ mahkûm edilmek olacağı gibi... Tıpkı İstanbul´u, Ankara´yı, Bursa´yı, kısaca tüm ülkeyi ranta peşkeş çekenlerin, yeşilini talan edenlerin, betona boğanların akıbetinin de ?´hiçliğe´´ mahkûm edilmek olacağı gibi...