Osman Aydoğan


Hazin bir kral hikâyesi: II. Ludwig (7)


Bugün ne Kutsal Roma İmparatorluğu vardır ortada ve ne de Kutsal Roma Germen İmparatorluğu.... Bugün ne Habsburg Hanedanlığı vardır ortada ne de Wittelsbach Hanedanlığı? Bugün ne Prusya var ortada, ne de Bavyera Krallığı? Ama II. Ludwig´in muhteşem şatoları, sarayları, o heykeller, resimler bu günümüzü güzelleştirmeye devam ediyor? İnsan soramadan edemiyor; savaşlarda ömür geçirmiş, her tarafı yakan, yıkan bir kral mı iyidir yoksa naif, sanatçı ruhlu, edebiyatsever bir kral mı? Ve sanatçı ruhlu, naif, edebiyatsever bu kralın görkemli, ama hazin öyküsünü anlatmak, onu anımsamak, anımsatmak da bana düşüyor? Ne yazık ki II. Ludwig´i anlatan Türkçe basımı yapılmış bir kitap yok elimizde. Almanca basımı yapılmış onlarca kitap var halbuki Almanya´da. Eğer Almanca biliyorsanız okumanız için size bir kitap önerebilirim: Genç Alman yazarlardan Oliver Hilmes´in (D. 1971) yazdığı bir II. Ludwig biyografisi ?´Ludwig II.: Der unzeitgemäße König´´, (Siedler Verlag, 2013) Sinema sevenler için, sinemada ?´Yeni Gerçekçilik Akımı´´nın İtalyan yönetmenlerinden Luchino Visconti´nin 1972 yılı yapımı dört saatlik filmi ?Ludwig?i ve 2012 yılı Fransız yönetmenler Marie Noëlle ve eşi Peter Sehr yapımı film: ´´Ludwig II´´ filmlerini izlemelerini tavsiye ederim. Almanya´nın Bavyera eyaletinde Würzburg´dan başlayıp güneye doğru giden, Münih´ten sonra Füssen´de son bulan 400 km´lik güzergâha ?´Romantik Yol ?´ (Romantische Straße) adı verilir. Almanya´nın kırsalını tanıtan bu güzergâh, sevimli kasabaları, çiçekli köy evleri, gölleri, yerel şatoları ile Bavyera´nın tüm güzelliğini yaşatan, keyifli bir güzergâhtır? İşte anlattığım II. Ludwig´in bu Neuschwanstein Şatosu bu güzergâhtaki son nokta olan Swangau kasabasında, iki göl arasındaki bir tepede bulunmaktadır. Tepeleri karlı Bavyera Alpleri ve çam ormanlarının önünde dantelimsi girintileri ve gotik kuleleri ile bulutların üzerinde gibi görünen Neuschwanstein Şatosu ise bu hazin hikâyesi ile işte bu ?´Romantik Yol´´un pırlantası gibidir? İşte tarih, o veya bu şekilde kendi akışı içinde, o zaman denilen büyük nehrin, insandan, doğadan ve daha birçok etkenden oluşan hayhuyu içinde biçimlenen bir süreçti.. Lohengrin efsanesi, çok eski bir peri masalı olan ?Yedi Kuğu?ya dayanırdı: Lohengrin adında bir şövalye, bir kuğunun çektiği sandalı ile gelerek, güzel bir kadını düşmanından kurtarır, onunla evlenir. Yalnız, adını, nereden geldiğini, kimin nesi olduğunu kadına söylemez, ona bunları merak etmemesini, kendisine bu konuda bir şey sormamasını tembih eder. Güzel kadın, Lohengrin´e söz verirse de, sonradan bu sözünü unutur. Böylece Lohengrin de bir daha geri dönmemek üzere onu bırakıp gider. Sonra gökten üç tane elma düşer... Her zaman ve her devirde olduğu gibi üçüne de devlet el koyar..