Şaban Külhancıoğlu


HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI


Allah kimseye dert verip derman aratmasın! Hastanelere düşürmesin! ´´Sağlıkta dönüşüm´´ ´´sağlıkta devrim´´ propagandalarının neye dönüştüğü tüm çıplaklığıyla görülüyor o zaman. Başınıza sağlıkla ilgili bir problem gelmeyince anlayamıyorsunuz. Hele bir de yaşlıysanız yandığınızın resmidir. Yaşadığımız bir olayı anlattığımda bana kesin hak vereceksiniz. Annem geçtiğimiz ay içerisinde iki defa ciddi rahatsızlık geçirdi. Son olayda ani şeker düşmesine bağlı bilinç kaybı ve bayılma şikayeti üzerine eve acil ambulans çağırmak durumunda kaldık. Ambulans personeli mutat işlemlerini yaptıktan ve hasta biraz kendine geldikten sonra bize ´´hastanın Dahiliye polikiliniği´ne muayene olması,şekerinin kontrol altına alınması´´ gerektiğini tavsiye ettiler. Ben hastayı acile götürme gibi bir durumları olup olmadığını sorduğumda ´´şu an iyi gözüküyor´´ dediler ve gittiler. Hastaneye gitmesini söyleyenler; annemin 80 yaşında olduğunu ve tek başına hastaneye nasıl gideceği kısmı ile ilgilenmiyorlardı tabikii. Ertesi gün yaşadığı koma yüzünden bir hayli sarsılmış olan zavallı annemi Kayseri Devlet Hastanesinin akşam mesai programındaki dahiliye doktoruna götürdüm. Doktora, annemin son bir ay içinde iki sefer aynı şekilde yaşadığı bilinç kaybını ve yaşanan süreci anlattıktan sonra... Doktor hanım ´´yarın aç karnına tahlil yaptırmanız lazım´ ´dedi. Bende kendisine annemin 25 yıldır şeker hastası olduğunu, 80 yaşında ve bel omurgasında rahatsızlığı sebebiyle yürüme sıkıntısı çektiğini, Son bir ay içinde de iki defa bilinç kaybı yaşadığını, Şeker ölçümlerinin 400 ila 45 arasında dengesiz bir durum arz ettiğinden annemin hastaneye alınmasını rica ettim. Doktor hanım,´´öyle her isteyeni hastaneye yatıramayız, buna biz karar veririz´´ diyerek bıçak gibi kestirip attı.. Çaresiz ertesi gün düşe kalka söylenen tahlilleri yaptırmak üzere tekrar hastaneye gittik. 80 Yaşında, yürüme zorluğu çeken, kan şekeri aniden yükselip alçalan zavallı kadını adeta ona işkence edercesine bütün tahlillerini yaptırabildim. Ertesi günün hafta sonu olması hasabiyle bir başka doktor tahlillerimizi inceledi ve yeniden parmaktan şeker ölçümü yaptırdı.Parmaktan ölçülen kan şekerinin 375 olduğunu gördükten sonra bir çeşit ilaç yazıp ´´10 gün süreyle kan ölçümlerini günde üç sefer ölçüp rapor edin ve 10 gün sonra tekrar gelin´´ dedi. Ben de ´´annemin durumunun yaşı ve şartları itibarıyla sıkıntılı olduğunu hastanede şekerinin kontrol altına alınmasının daha doğru olacağını´´ söylediğimde... ´´Buna ben karar veririm´´ diye umursamaz bir tavırla bizi uğurladı. Oradan ayrıldım ayrılmasına ama yapılan bu muameleleri bir türlü kabullenemedim. Acaba hangi tür hastalar hastanede yatma hakkına haiz oluyordu? Annemi evine gönderen doktorlar,o durumda olan kendi anneleri olsaydı gene evine gönderirlermiy di? Her an koma hali yaşama ihtimali yüksek,80 yaşında,tansiyon hastası,omirilik rahatsızlığı yüzünden yürüme problemi olan yaşlı bir bayan bu halde evine gönderilmeli miydi? Hiç sanmıyorum! Tüm bu sorularıma cevap bulmak ve yardım istemek için eski İl Sağlık Müdürümüz İsmail Kılıç beyefendiyi aradım. Sağ olsunlar, duyarlılık gösterip benim sorunumla ilgilenmesi için hastane başhekim yardımcısı Dr.Mustafa Reyhanca´nın özel telefonunu vererek onu arayabileceğimi söylediler. Çok sevinmiştim ama sevincim kursağımda kaldı maalesef. Mustafa beyi en az iki sefer telefonla, bir sefer mesaj atarak, dört seferde makam odasını ziyaret etmeme rağmen bir hafta boyunca kendisine bir türlü ulaşamadım. Sonunda pes ettim. Kaderimize boyun eğip annemle evimizin yolunu tuttuk. Evet... Hastane,tesis,doktor, başhekim yardımcısı,personel her şey vardı. Görünürde sağlık hizmeti veriliyor gibiydi ama... Yani,nicelik vardı fakat nitelik yoktu. Bir haftanın sonunda 80 yaşında ve bir çok sağlık sorunu olan bir kadını evine kendi kaderiyle baş başa bırakmak zorunda kalan bir sağlık hizmetinden bahsediyorum. İki metre mesafeden iki dakikada hastanın yüzünü dahi görmeden tetkik ve tedavi etmeye çalışan doktorlarımızın... Bir haftada vatandaşın kendisine bir türlü ulaşamadığı Başhekim Yardımcılarımızın olduğu bir sağlık sektörü... Ya ben olmasam, o kadının hali nice olurdu acaba? Ya da bugün annem yaşamıyor olsaydı suçlusu kim olacaktı? diye düşünmeden edemiyorum. Yalnız... Bu tablonun içinde vicdanıyla hareket ederek onca problemlere rağmen vatandaşa hizmet etmek için çırpınan nice sağlıkçılarımızı tenzih ediyorum. Onları kutluyorum. Saygılarımla.