Osman Aydoğan


Hancı ve Yolcu


 

?´Kara gözlüm, efkârlanma gül gayri, İbibikler, öter ötmez ordayım´´ diye başlayan hepimizin bildiği (Kışlada Bahar) isimli şarkının söz yazarıdır Bekir Sıtkı Erdoğan. Aynı zamanda 50. yıl Marşının da söz yazarıdır Bekir Sıtkı Erdoğan. (Karaman 1926 - 24 Ağustos 2014)

Kuleli Askerî Lisesi mezunudur. 1948 nasıplı Harbiyelidir de. (Kara Harp Okulu) Aynı zamanda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi mezunudur.  On yıl kıt´a hizmeti yaptıktan sonra  Heybeliada Deniz Lisesi´nde edebiyat öğretmenliği yapar. Halk şiiri geleneğini gününün koşullarıyla bağdaştırarak hece ölçüsüyle, bazen de aruz vezniyle Türkçe´nin inceliklerini yansıtan, duygulu şiirler yazar.  Gerçekte aruz veznini çok iyi kullanan bir şairdir. Bu vezinle pek çok gazel, rubai vs. yazar. Bekir Sıtkı Erdoğan şiirlerinde ?´Nihai´´ mahlasını kullanır? ?´Kışlada Bahar´´da olduğu gibi bazı şiirleri bestelenir.

Bekir Sıtkı Erdoğan´ın en bilinen şiiri de hepimizin ?´Hancı´´ diye bildiği ?´Bin Birinci Gece´´ isimli şiiridir. Bu şiir ilk olarak 1949 yılında ?´Şadırvan´´ dergisinde yayımlanır. Bu şiir Faruk Nafiz Çamlıbel´in ?´Han Duvarları´´ şiirini hatırlatır. Ancak ?´Han Duvarları´´nda geçen Maraşlı Şeyhoğlu Mustafa´nın hüzünlü, melankolik ve titrek dizlerinin yanında ?´Hancı´´ şiirinde hüznün yanında neş´e de vardır.

?´Hancı´´ şiiri 1977´de Ajda Pekkan - Tanju Okan ikilisiyle Türk pop tarihinde gelmiş geçmiş en mükemmel, en olağanüstü, en muhteşem düeti icra edilir. Ancak bu şarkının orijinali 80´li yıllarda slow eserlerini severek dinlediğimiz Paul Mauriat Orkestrasının ?´Toccata´´ isimli şarkısıdır. ?´Hancı´´´nın aynı zamanda bir de Müzeyyen Senar´ın söylediği Türk sanat müziği versiyonu da vardır.

Bin Birinci Gece

(Hancı)

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş

Sıla burcu burcu... ille ocağım
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş

Güç bela bir bilet aldım gişeden
Yolculuk başladı Haydarpaşa´dan
Hancı n´olur, elindeki şişeden
Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş

Ben o gece, hem ağladım, hem içtim
İki gün, diyardan diyara uçtum
Kayseri yolundan, Niğde´yi geçtim
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş

Garibim, her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş

Bende bir resmi var, yarısı yırtık
On yıldır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş

İşte hancı ben, her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş

Faruk Nafiz Çamlıbel ?´Han Duvarları´´ isimli şirinde yolculuğu Ulukışla´dan başlatır. Faruk Nafiz bu şiirini, umutsuz aşkı Şükûfe Nihal´den ayrılmak için 1922 yılında Kayseri Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayinini isteyip atama gerçekleştiğinde Kayseri´ye gidrken yazar. Faruk nafiz önce trenle Ulukışla´ya gelir. Buradan da at arabasıyla Kayseri´ye geçer. Ve ?´Han Duvarları´´ şiiri buradan, Ulukışla´dan başlar:

?´Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,     
Ulukışla yolundan Orta Anadolu´ya. ?´

Sonra Torosları arkada bırakarak Niğde´ye yönelir:

?´Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu´´ 

Niğde´den de Kayseri´ye yöneldiğinde ilk olarak Araplıbeli´ni geçer? İşte orada da Erciyes gözükür:

?´Arabacı haykırdı ?İşte Araplıbeli!´
Arabamız tutarken Erciyes´in yolunu´´

Uzun bir yolculuktan sonra da İncesu´ya varır. İncesu´da Merzifonlu Kara Mustafa´nın yaptırdığı handa yorgun, argın, tatlı bir uykuya dalar... (İncesu´daki bu hanın Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırıldığını İncesulular da bilmezler!)

?´Uzun bir yolculuktan sonra İncesu´daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.´´

İşte İncesu´daki bu han son handır Faruk Nafiz´in konakladığı? Ve Maraşlı Şeyhoğlu Mustafa´nın yol üzerindeki hanların duvarlarına kazıdığı hüzünlü, melankolik ve titrek dörtlüklerinin bu han duvarlarına kazınan son dizlerine yer verir:

"Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı´mı el almış haram diyorlar     
 Hastayım derdime verem diyorlar    
 Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış´ım ben"    

Ve Kayseri´ye yöneldiklerinde şunları anlatır Faruk Nafiz:

?´Arabamız tutarken Erciyes´in yolunu:
?Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu´nu?´
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi:     
?Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!´

Konuyu dağıttım ama şunu anlatmak istiyorum; Faruk Nafiz ?´Han Duvarları´´ şiirini Niğde´den Kayseri´ye giderken yazar, Bekir Sıtkı Erdoğan da ?´Hancı´´ şiirini Kayseri´den Niğde´ye giderken yazar... Her ikisinin de bahsettiği han Kayseri İncesu ilçesindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa´nın yaptırdığı handır.

Ancak her iki şairinde de yolculuk esnasında içinden geçtikleri ama şiirlerinde geçirmedikleri, şiirlerinde yer vermedikleri bir ilçe var: Yeşilhisar? ?´Han Duvarlar´´ında Araplıbeli´nden sonra gelen, ?´Hancı´´da Niğde´den önce olan Yeşilhisar. Benim memleketim olan Yeşilhisar. ?´Hancı´´da sıla burcu burcu, ille ocağım, çoluk çocuk hasretinde kucağım diye geçen, on yıldır evimin kapısı örtük diye geçen Yeşilhisar...´´Han Duvarları´´nda:

"On yıl var ayrıyım Kınadağı´ndan     
Baba ocağından yar kucağından     
Bir çiçek dermeden sevgi bağından     
Huduttan hududa atılmışım ben"    

Diye geçen Yeşilhisar?

Aslında Bekir Sıtkı Erdoğan´ın daha da güzel olan şiiri ?´Bin İkinci Gece´´ isimli şiiridir. ?´Bin Birinci Gece´´ şiiri ?´Hancı´´yı anlatırken ?´Bin İkinci Gece´´ şiiri ise hepimizi, bizleri, yani ?´yolcu´´yu anlatır. 

Bin İkinci Gece

(Yolcu)

Ben sarhoş değilim, yol sokak sarhoş
Hancıyı kaybettim, hanı kaybettim
Hayatı sayfa sayfa okuduğum boş
Sonundaki, imtihanı kaybettim

Anladım, her gerçek, bir yalan gizler
Beni aldatıyor dağlar, denizler
Meçhul bir zamana karıştı izler
Saati, dakikayı, anı kaybettim

Beni benden, kendi benliğim çaldı
Gölgem uzadıkça, boyum kısaldı
Ellerim bomboş bir roman kaldı
İçimdeki kahramanı kaybettim

Bu başımda esen, bir kavak yeli
Ben ondan deliyim, o benden deli
Onu aynalarda gördüm göreli
Bekir Sıtkı Erdoğan´ı kaybettim

Girişte de bahsettiğim gibi Bekir Sıtkı Erdoğan aynı zamanda Cumhuriyetimizin 50. Yıl Marşı´nın da söz yazarıydı. 1973 yılında yapılan yarışmada birinci olan mısraların son dizleri şöyleydi:

 ?´Cumhuriyet özgürlük, insanca varlık yolu,
  Atatürk´ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu... ?´

2023 ise Cumhuriyetin 100. yılı.... O zaman muhtemeldir ki Cumhuriyet için bir marş yazılmayacak. Ve muhtemeldir ki o zaman 50. yıl Marşını düşünerek diyeceğiz ki ´´Gerçekten öyleydi; Cumhuriyet özgürlük, insanca varlık yoluydu? Cumhuriyet Atatürk´ün çizdiği çağdaş uygarlık yoluydu... Kıymetini bilmedik!´´

İsterseniz ´´Yolcu´´ şiirini bir daha okuyun... 

Gerçi şiirlerde geçen o hancıların da o yolcuların da hepsi bu hanlardan, bu diyarlardan geldi geçti... Ancak o hanların hepsi duruyor yerli yerlerinde...