Osman Aydoğan


HABİB BABA


Erzurum ilinin Kasımpaşa Mahallesi´nde, Taş Mağazalar Caddesinin sonuna doğru, Gürcükapıya giderken yolun sağ tarafında yer alan gayet mütevazi bir türbe vardır... Erzurum´daki askerî komutanlardan Müşir Hacı Kâmil Paşa bu türbeyi 1844 yılında kim olduğu hakkında yeterli bilgi bulunmayan Timurtaş Baba adına yeniden yaptırır. Hacı Kâmil Paşa, Timurtaş Baba Türbesi´ni yeniden yaptırırken, kitabelerini de yazdırır. Bunlardan bir tanesi de Yavuz Sultan Selim´e ait şu kitabedir: ?´Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş." (Cihan padişahı olmak çabası bir boş kavga imiş. Hepsinden iyisi, bir Allah dostuna bağlanmak imiş.) Önceleri Timurtaş Baba olarak isimlendirilen bu türbe,1847 yılında vefat eden Habib Baba´nın da türbeye defnedilmesiyle Habib Baba Türbesi adını alır. Türbenin ayak taşında ise Ankaralı Ali Namık Efendi tarafından Habib Baba için yazılmış bulunan: "Yediler eşkimle tahrir etti tarihin; Habib Baba yürüdü geçti zâr-i kulb-i lâhute" kitabesi bulunur. Bu türbede bulunan kitabelerden bir diğeri de yine Habib Baba´nın özelliklerini anlatan 12 satır halinde yazılmış Farsça bir kitabedir. Abdulbaki Gölpınarlı´nın Osmanlıcadan tercüme ettiği kitabede şu ifadeler yer alır: "Marifet cihanı, tarikat piri, olgun mürşid, birlik sırrının da emini; Hazret-i Mevla´nın sırrını bilen; birlik ashabının başı, birlik ashabı halkasının başında oturan zat? Yaşadığı müddetçe bir geceyi bile, ona ibadetle meşgul olmadan geçirmedi. Bir adım attıysa, mutlaka ibadete attı, bir söz söylediyse mutlaka hakkı andı. Bu yokluk yurdundan usanıp da cennete yönelince Rıdvan´dan: ?Merhaba, yücel´ diye bir ses geldi. Gayb âleminden biri geldi de tarihini okudu: Habib Baba tesbih ederek cennetler gül bahçesine geçip gitti.´´ Habib Baba 19. yüzyıl mutasavvıflarındandır. Kadiri şeyhlerinden olan Habib Baba Buhara Müftüsünün oğludur. Prof. Dr. İbrahim Hakkı Konyalı Habib Baba´nın pederi ile birlikte Hindistan´dan Bitlis´e geldiğini ve daha sonra Erzurum´a geçtiğini anlatır. Habip Baba hakkında Erzurum ile ilgili şu hikâye anlatılır. Habib Baba zamanında Erzurum da vazife yapan Devleti Aliye´nin memurları vazife yapmaya geldiklerinde kaldıkları süre içinde halktan gerekli hürmet ve ikramı gördükleri halde daha sonraları vazifeleri bitip gittiklerinde gittikleri yerde Erzurum´u kötülerlermiş. Bu hadise Habib Baba´ya anlatılır ve nedeni sorulur. Habip Baba müridini çağırır ve derki: ?Evladım yarın gün doğmadan İstanbul kapıya git bekle içeri ilk giren kim olursa olsun al getir.? Mürit aynen Hocasının dediğini yapar ve gidip İstanbul kapıda beklemeye başlar. (O zamanlar şehirlere kapılardan girilirmiş) İlk giren tüyleri dökülmüş affedersiniz uyuz bir köpektir. Yapacak bir şey yoktur emri öyle almıştır alır ve götürür. Hocasına sıkıla sıkıla durumu anlatır. Hocası gayet sakin şekilde ?evladım bu hayvanı 40 gün mükemmel şekilde besle ve 41. günü aldığın yere ve sal gitsin ve olup biteni gel bana anlat? diye tembih eder. Mürid aynen Hocasının dediği gibi yapar köpeği besler köpek tanınmaz haldedir besili olmuştur. 41. gün İstanbul kapıdan sabah erkenden salınır köpek. O uyuz hayvan küheylan gibi olmuştur elli metre gider ve döner geri gelir üç beş kere havlar tekrar aynı şeyi yapar ve arkasına bakmadan çeker gider. Durum Habib Baba´ya aynen anlatılır. Habib Baba aynen söyle der: ?Ah... Evladım ah bu hoş bir şehirdir ama ekmeğinin tuzu yoktur.? Memleketim Kayseri Yeşilhisar. Orada şöyle bir deyim vardır: ?´Elimin tuzu yoktur.´´ Rahmetli anacığım çok söylerdi; ?´evladım, benim elimin tuzu yoktur´´ diye? Ben o zamanlar çocuktum, anlamazdın ne demek istediğini anacığımın... Zaman geçti, yaşadım, gün gördüm, sonunda anladım anacığımın ne demek istediğini... Deyim nereden geliyor, anlamı ne, anlıyorsunuz değil mi? Bir de 4. Murat ile olan bir hikâyesi vardır Habib Baba´nın? Habib Baba 4. Murad devrinde, gemiyle Hacca gitmek için Erzurum´dan İstanbul´a gelmiş. Fakat ne yazık ki, Hacca giden gemiye yetişememiş. Bunda da vardır bir hayır demiş içinden. Aylarca yol aldığından toza toprağa batmış, yaralar içinde kalmış. Memleketine dönmeden önce güzelce bir yıkanıp temizlenmek amacıyla bir hamama gitmiş.