Osman Aydoğan


Gönüldendir şikâyet kimseden feryâdımız yoktur


Kısa bir süre önce bir yazımın başlığında ve içeriğinde şu beyti kullanmıştım: ?´Belâ dildendir ol dildâr elinden dâdımız yoktur / Gönüldendir şikâyet kimseden feryâdımız yoktur´´ Dîvâne Mehmed Çelebi´nin divan edebiyatının en güzel beyitlerinden birisidir diye. Bugün de bu gazelin tamamını vermek istedim. Yapmışken işi tastamam yapalım, eksik bırakmayalım diye... Ancak konu divan edebiyatı olunca anlatımda o kadar kolay olmuyor. Önce sizleri biraz geçmişe götüreyim istiyorum: Dîvâne Mehmed Çelebi, (Semâî Mehmed Çelebi ya da Sultan Dîvânî) 15. yüzyılda (1448 veya 1471 - Nisan 1529) Osmanlı döneminde yaşamış Mevlevî şeyhi ve divan şairidir. Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi´den sonra Mevlevîlik tarikatına önemli hizmetlerde bulunur. Dîvâne Mehmed Çelebi, Hz. Mevlânâ´nın yedinci kuşak torunlarındandır. Mehmet Çelebi çok güzel semâ ettiği için babası tarafından kendisine ?Semâî? lakâbı verilir, kendisi de şiirlerinde ?Semâî? mahlasını kullanır. Kendisine ?Dîvâne? de denir. Bu Farsça sıfat, ?Hak yolunda kendinden geçen, aklını kaybeden, ilâhî aşkın etkisiyle hayrete düşen, şaşırıp kalan? anlamlarını içermektedir. Yaygın olarak kullanılan bir diğer lâkabı ise ?Dîvânî?dir. ?Dîvânî?nin ise Timur tarafından Semerkand´a götürülen, daha sonra da Şah İsmail´ce Tebriz´e nakledilen Hz. Mevlâna´nın eseri ?Dîvan-ı Kebir?i, rüyasında gördüğü, Hz. Mevlâna´nın manevî işaretiyle Tebriz´e gidip getirmesinden dolayı verildiği düşüncesi hâkimse de İslam Ansiklopedisi ?´Timur istilâsında Mevlânâ´nın türbesinden alınıp götürülen Dîvân-ı Kebîr´i İran´a gidip geri getirdiği için ?Sultân-ı Dîvânî? unvanıyla anıldığı şeklindeki rivayetin, pek hoş görülmeyen ?Dîvâne? lakâbını bu şekle dönüştürmek için uydurulduğu kesindir´´ diyerek reddetmektedir. Zaman içerisinde her iki lakâb da sıkça kullanılmış, ancak ?Dîvânî? halk arasında daha fazla tercih edilmiştir. İslam Ansiklopedisi (cilt: 9; sayfa: 437) Mehmed Çelebi´nin divan edebiyatının önemli şahsiyetleri arasında sayılabilecek bir şair olmasına rağmen şiirleri, etrafında bulunanlarca tespit edilmediği, tespit edilenlerin de meşrebi yüzünden derlenip divan şeklinde düzenlenmediği için mecmualarda kaldığını yazar. Mehmed Çelebi´nin elli iki beyitten meydana gelen manzum risâlesi ile Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi´nde bulunan Abdülbaki Gölpınarlı tarafından bu şiir mecmualarından derlenen yirmi dört adet şiiriyle birlikte Abdülbaki Gölpınarlı´nın ?´Mevlânâ´dan Sonra Mevlevîlik´´ isimli kitabında (İnkılap Kitabevi, 2009, s. 473-493) yayınlanır. Bu kaynaklara rağmen Dîvâne Mehmed Çelebi´yi bütün olarak anlatan tek kaynak Dr. Mustafa ÇIPAN´ın Konya Valiliğince yayınlanan eseridir. (Dîvâne Mehmed Çelebi, T.C. Konya Valiliği, 2002) Dîvâne Mehmed Çelebi Afyonkarahisar Mevlevîhânesi´nde şeyhlik yapar. Bu nedenle de Mehmed Çelebi sayesinde Afyonkarahisar, Konya´nın ardından Mevlevîliğin önemli merkezi durumuna gelir. Halen Afyon´da Merkez Mevlevî Camii içerisinde ?´Sultan Dîvânî Mevlevihâne Müzesi´´ vardır. Ayrıca Halep, Burdur, Eğridir, Sandıklı, Mısır, Cezayir, Midilli ve muhtemelen Lazkiye mevlevîhâneleri de onun gayretiyle açılmıştır.