Osman Aydoğan


Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur


Hani Orhan Veli´nin bir şiiri vardı ya: ?´Bir yer var, biliyorum; her şeyi söylemek mümkün; epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; anlatamıyorum.´´ diye... Ben de epeyce yaklaşmışım, duyuyorum ama anlatamıyordum. Yapıp yapıp da bir binayı yıkar gibi, yapıp yapıp da bir logoyu bozar gibi ben de (bu sayfalarda yokluğumda hep) her daim bir arı kovanı gibi zihnimde vızıl vızıl kaynayan, bir trenin hiç bitmeyen vagonları gibi içimden katar katar geçen, bir yağmurdaki damlalar gibi ruhuma sağanak sağanak yağan kelimelerimi bir araya getirip derdimi, sıkıntımı, kaygımı, kederimi, halimi, ahvalimi anlatmak için yetersiz, yeteneksiz, kifayetsiz cümleler kurdum? Bu cümlelerimi de yazıp yazıp sildim. Silip, silip yeniden yazdım. Ama ne yaptımsa da olmadı. Sildiğim kelimelerimi de yüzlerce, binlerce hafriyat kamyonlarına, konteynerlere yüklercesine yükleyip yükleyip gemilerle okyanuslara, deryalara, ummanlara döktüm. Ancak Fars şâir ve İslam âlimi Şeyh Sâdî Şirazi (1193-1292)´nin ?´Bilsem´´ isimli şu kısacık şiiri imdadıma yetişip, benim vagonlar dolusu binlerce kelimelerimle anlatamadığım derdimi bir çırpıda anlatıverdi? Hem de birebir, hem de dosdoğru, hem de tastamam: ?´Ah!.. Bilsem... Kirlendi söz, şiire nasıl başlarım bilmiyorum.... Sevdiğim şiirleri unuttum, sevdiğim şehirleri terk ettim ve sevdiğim şairler öldüler. Bilmediğim bir sebep olmalı, burada olmam için... Sormaz ki bilsin: Sorsa bilirdi; Bilmez ki sorsun: Bilse sorardı.´´ Gerçi anlatmak istediğimden tek farklı iki kelime vardı bu şiirde: Sevdiğim şairler değillerdi ölen, sevdiğim insanlarımdı yok olup giden? Yıkılan binalarda arta kalan molozlar gibi bozduğum cümlelerimden yıkıntıları arasında bir cümle kalıyor: Ve bu yaşta öğreniyorum ki statüsü, sıfatı, kimliği, özelliği ne olursa olsun, ?´İnsan Neyle Yaşar´´sa (Tolstoy, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012) yaşasın, herkes tek başına yaşar, değilse de mutlaka ?´Bir Gün Tek Başına´´ kalır (Vedat Türkali, Everest Yayınları, 2014) ve sonunda da ?´Herkes Tek Başına Ölür´´müş. (Hans Fallada, Everest Yayınları, 2014) Derdimi, sıkıntımı, kaygımı, kederimi, halimi, ahvalimi anlatmaya Fars şâir ve İslam âlimi Şeyh Sâdî Şirazi´nin yazdığım bu şiirinin anlattığını söylemiştim. Bu dertten, bu sıkıntıdan, bu kaygıdan, bu kederden, bu halimden, bu ahvalimden dolayı kimseciklerden bir şikâyetimin olmadığını da ?´Nev´i´´ mahlasını kullanan 16. yüzyılda yaşamış Mevlevî Şeyhi ve Divan Şairi Dîvâne Mehmet Çelebi´nin Türk divan edebiyatının en güzel beyitlerinden biri olan bir beytini aracı ederek bu kısacık yazıma son vereyim: ?´Belâ dîldendir, ol dildâr elinden dâdımız yoktur Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur.´´ (Belâmın, sıkıntımın sebebi benim gönlümdür; yoksa o sevgiliden şikâyetimiz yoktur. Bizim şikâyetimiz gönüldendir, kimseden feryâdımız ?şikâyetimiz- yoktur.) Öyledir; belâ dîldendir, ol dildâr elinden dâdımız yoktur. Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur.