GÖKSEL YILMAZ


Gerilim dinmiyor... -9-


Politbüro İcra Komitesi, (emekli olmuş, fakat hükümet ve parti üzerinde hala etkiye sahip) parti büyükleriyle birlikte, önceleri gösterilerin kısa ömürlü olacağını ya da göstermelik reformların ve soruşturmaların protestocuları memnun edeceğini umuyordu. Mümkün mertebe şiddete başvurmaktan uzak durmak ve öğrencilerin protestoları bırakıp işlerinin başına dönmelerini sağlamak için öncelikle uzun kollu parti aygıtına dayanmak istiyorlardı. Harekete geçmelerinin önündeki engellerden biri, liderliğin kendisinin de öğrencilerin taleplerinden çoğunun destekçisi olmasıydı, özellikle yozlaşma konusundaki taleplerin. Bununla birlikte gösterilerde farklı taleplere sahip çok sayıda insan vardı ve bu nedenle hükümetin kiminle, neyi müzakere edeceği belirsizdi. Gösteriler arasındaki kafa karışıklığı ve kararsızlık, hükümet cephesine de yansıyordu. Resmi medyada ise bu kararsızlık, Halkın Günlüğü´nün bir gün göstericilere sempati duyan, öbür gün onları kınayan manşetlerinde kendisini ortaya koyuyordu.

Üst düzey liderler arasında Genel Sekreter Zhao, göstericilere kesinlikle yumuşak bir yaklaşımı savunurken, Li Peng gösterilerin bastırılmasına taraftar görünüyordu. Sonunda, tek partili düzenin terkedilmesini Kültür Devrimi´nin kaotik ortamına dönülmesi olarak gören bir grup parti büyüğü tarafından gösterilerin bastırılması kararı alındı. Bu insanların çoğunun resmi bir konumu olmasa da, orduyu kontrol edebiliyorlardı. Deng Xiaoping Merkezi Ordu Komisyonu´nun başkanıydı ve sıkıyönetim ilan etme yetkisine sahipti; Her ne kadar 1982 Anayasası´ndan itibaren sembolik birlikte bir mevki haline gelse de, ÇHC Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Yang Shangkun oturuyordu ve yasal olarak silahlı kuvvetlerin komutanıydı. Parti büyükleri, uzun süren gösterilerin ülke istikrarını tehdit ettiğine inanıyordu. Protestoculara, sahne gerisinden yönetilen, ?burjuva liberalizmi?nin ve parti içerisindeki kişisel hırs sahiplerinin kuklaları gözüyle bakılıyordu.