Osman Aydoğan


Gelin canlar bir olalım!


Mevlâna´nın diye bildiğimiz rubai şu şekildedir: ?Gel, gel, ne olursan ol yine gel İster Kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol, yine gel Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...? Bu şiir Mevlâna´ya atfedilir, Mevlâna´nın bilinir. Ancak şiir Mevlâna´nın değil Orta Asyalı ünlü sufi Ebu Said-i Ebu´l-Hayr´a aittir ve "Rubaiyyat-ı Baba Efdal-i Kasani" adlı eserde 7 numara ile "Baba Efdal"´in rubasi olarak yer alır. (Yakup Şafak, Mevlana´ya Atfedilen Yine Gel Rubaisine Dair, Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, 2009) İlber Ortaylı, Mevlâna´nın hiçbir kitabında bu dizelerin bulunmadığını, bu şiirin Mevlana´dan sonra ona isnad edildiğini ifade eder. Mevlâna´nın beyitlerinin yer aldığı Divan-ı Kebir nüshalarında bu dizeler başlangıçta yer almışsa da daha sonraki baskılarında hata fark edilerek çıkarılmıştır. Mevlâna´nın ?´Mesnevi´´si altı cilt olup, bu rubai Mevlâna´ya ait olmayıp ona atfedilen Mesnevi´nin yedinci cildinde geçmektedir. Söz konusu olan rubainin Farsça orijinali şu şekildedir: ?Bâz â! Bâz â! Her ân çi hestî bâz â Ger kâfîr u gebr u bût-perestî bâz â În dergâh-i mâ dergâh-i nevmî dî nîst Sad bâr eger tevbe-şikestî bâz â...? Farsça´da ?´bâz â´´nın mastar şekli, ?´bâz amadan´´dır ve ?´pişman olmak´´, ?´tövbe etmek´´, ?´yapılan hareketten vazgeçmek´´ anlamındadır. Ancak sözcüğü ?bâzâ? şeklinde alırsak o zaman bu sözcük Farsça´da ?yine, tekrar gel? anlamına gelmektedir. Dolayısıyla rubainin doğru tercümesi de şu şekildedir: ?Vazgeç (tövbe et), vazgeç, her neysen vazgeç, Eğer Kâfir, mecusi, putperest isen vazgeç, Bizim dergâhımız umutsuzluğun dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozsan da vazgeç.? Aslında önemli olan bu rubainin Mevlâna´ya ya da Ebu Said-i Ebu´l-Hayr´a ait olup olmaması değildir. Önemli olan birliğin, beraberliğin, hoşgörünün, Allah´ın yarattığı farklılığın zenginlik olarak görülmesinin dörtlük haline getirilmiş olmasıdır. Mevlâna´ya ait olan bu anlama yakın gerçek rubai ise şu şekildedir: ´´Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz, Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz... Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ? Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...´´ Görüldüğü gibi Mevlâna´ya ait diye bildiğimiz ?Gel, gel, ne olursan ol yine gel´´ diye başlayan rubainin Mevlâna´ya ait olmaması onun büyüklüğünden, onun insan sevgisinden, onun Allah´ın yarattığı farklılıklara hoşgörüsünden bir şey eksiltmez. Nam-ı diğer ?´Şark Bülbülü´´ (ki bu lakabı ona Atatürk vermişti), Diyarbakır Ulu Camii Müezzini Celal Güzelses´in ?´Yaş Destanı´´ isimli türküsünün son iki dizesi şöyle idi: "Beni ağlatma ki sen de gülesin, Hem murada, hem maksuda eresin!.." Bu sözler Anadolu´nun bin yıllık feryâdı idi, bu sözler Anadolu´nun bin yıllık figânı idi. Hayatın özü de bu sözlerde gizli idi: Beni ağlatma ki sen de gülesin, hem murada, hem maksuda eresin!.. Şeyh Edebali de Osman Gazi´ye söylemez miydi: ?İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!? Ayet de, Mevlâna da, Ebu Said-i Ebu´l-Hayr da, Şeyh Edebali de aynı şeyleri söylüyor aslında: sevgi, sevgi sevgi... Tarihçi Cemal Kutay bir TV programında anlatmıştı; sadrazamın biri padişaha "Kan döneminin bittiğini bu millete inandırmamız lazım" demiş. Sadrazamın dediği gibi ülkemizde gelecek dönemde artık kan, kin ve nefret döneminin biteceğini birilerinin bu millete inandırması lazım... Nasıl mı? Cevabı; Mevlâna´da gizli, Ebu Said-i Ebu´l-Hayr da gizli, Hacı Bektaşî Veli´de gizli, Akşemseddin´de gizli, Yunus Emre´de gizli. Cevabı; bu coğrafyanın yetiştirdiği sevgi dolu gönüllerde gizli. Cevabı Şeyh Edebali´nin Osman Gazi´ye söylediğinde gizli... Cevabı; sevgi de gizli... Cevabı insanları güldürüp, hem murada, hem maksuda ermede, erdirmede gizli... Cevabı; yaratılanı yaratandan ötürü, her türlü mezhepten ve etnisiteden uzak kucaklamada, sevmede, hoşgörüde, olduğu gibi kabul etmede gizli... Cevabı; Allah´ın yarattığı farklılığın zenginlik olarak görülmesinde gizli... Cevabı Hakk´ta, hakta, hukukta ve adalette gizli... Cevabı insana saygıda, insana sevgide gizli... Eğer biz bu cevabı bulamazsak birbirimizi çiğ çiğ yiyeceğimiz, pusuda bekleyen akbabalara yem olacağımız gizli değil ayan beyan açıktır.... Zaman, artık gaflet uykusundan uyanma zamanıdır! Gelin canlar bir olalım!