Osman Aydoğan


Geçmişten bir hain adam ve şimdikiler... -3-


Olaydan sonra öğrenciler bir sınıfta toplanarak, istiklal ve milliyet duygularına yabancı, saldırgan beş öğretim üyesi üniversiteden ayrılıncaya kadar "darülfünun grevi"ni başlatırlar. 1920 yılında Anadolu direnişi hakkında şunları söyler; "Anadolu direnişi bir blöftür. Avrupa medeniyeti Anadolu´yu bu zararlı haşereden temizleyecektir. Hüküm galibindir. Medeniyeti temsil eden İngiltere gibi bir devlete itiraz etmek küstahlıktır." Düzensiz ve uzun süren okul tahsiline rağmen şaşılacak kadar geniş bilgi ve kültür hazinesine sahiptir. Tarih bilgisi, hafızası, sohbeti, zekâsı, nüktesi, taklitçiliği, sahne sanatçılığı, tekke, halk ve Hurufi edebiyatı bilgisi ile bütün tanıyanlarca övülür. Tekke, halk ve Hurufi edebiyatı bilgisine örnek olarak şu şiiri gösterilebilir; Muhibbandan birisinin "dervişlik nedir?" sorusu üzerine o da sanki her devrin din tacirlerini anlatırcasına şu cevabı verir; ?´İbadet namına kalkıp oturma, bağırma, tepinme, göğsüne vurma, ?Yâ hû?, ?yâ Hâk!? diye köpürüp durma. Zikr-i hak, hazm için geviş değildir!´´ (Şiirin tamamına yazımın sonunda yer veriyorum?) Aynı zamanda hatiptir, şâirdir, pehlivandır, doktordur, ama esas olarak da filozoftur O. Bu nedenle de ?´Feylozof´´ sıfatıyla tanınır. ?´Göz Aşinalığı´´ isimli bir şiiri vardır. Nasıl yazdığını kendi ağzından şöyle anlatır; ? ´Aksaray´da bir evde oturuyorduk ki, cephesi caddeye nazırdı. Evimizin sağ tarafında bir dar sokak başındaki evde de bir komşumuz sakindi. O komşumuzun genç, yetişmiş bir kızı vardı.