Osman Aydoğan


Firdevsî ve Şehname


Şehname; Firdevsî´nin eski İran efsaneleri üzerine kurulu manzum destanıdır. İran edebiyatının en büyük eserlerinden biri olarak kabul edilir. 60.000 beyitten oluşur. Şehname, tarih öncesi zamanlardan başlayıp Sasani İmparatorluğu sonuna dek tüm eski İran krallarını inceler. Ancak ana tema Zabulistan prensi efsanevi kahramanı Rüstem, Esfandi?r ve Afr?siab gibi kahramanları ve suçluları içerir. Şehname; İranlılar´ın Turanlılar´la (Türkler) olan mücadeleleri İranlı hissiyatı ile yazılmıştır. Türkler´in İran´a göçleri ve hakim olmaları sonrasında İranlılar´ı (Farslar) onore etmek için Gazneli Mahmud´un teşviki ile kendisi de bir İranlı olan Tuslu Firdevsî tarafından kaleme alınmıştır. Eserde geçen olaylar çoğunlukla İranlı Rüstem ile Turan kralı Efrasiyab arasındaki epik çekişmeler şeklindedir. Şeytani güçleri olan Turan kralı Efrasiyab aslında gerçek bir tarihi kişilik olan Alper Tunga´dır. Şehname bitince Gazneli Mahmut destanda geçen hikâyeleri sarayın duvarlarına resmettirir. Şehname´de İranlı Rüstem bilek gücü ile yenemediği Türk Alper Tunga´yı tuzak kurup pusuya düşürerek öldürür. Türkçedeki ?´Tongaya düşmek´´ deyimi de (Alper Tunga´nın tuzağa, pusuya düşmesi) bu hikâyeden gelir. Burada trajik olan ise şudur: Bir Türk kralının Türk değil de içinde Türklerin aşağılandığı İran destanını bir İranlıya kaleme aldırması ve daha sonra da sarayına bu hikâyeyi içeren resimlerle donatmasıdır. Demek ki Türk´ün Türk´ü aşağılaması yeni değildir. Atalardan kalma yadigâr genetik bir mirastır. Rivayete göre Gazneli Mahmut Şehnameyi yazdırır ama Firdevsî´ye söz verdiği ödemeyi yapmaz, şairi küstürür. 19. yüzyılın en ünlü Alman şairlerinden birisi olan Heinrich Heine´in (1797-1856) bu konuda ?´Der Dichter Firdusi´´ (Şair Firdevsi) isimli üç bölümlük çok güzel bir şiiri vardır. Heine şiirinde; Firdevsi´den Firdusi, Şehname´´den Schach Nameh, Firdevsi´nin şehri olan Tus şehrini de Thus olarak bahseder. Şiirde özetle şu hikâye anlatılır: Şehname´nin yazılışından yıllar geçmiştir. Bir gün aklına gelir Sultan Mahmut´un; Firdevsî´yi sorar nerede diye? Aslında çok yoksul çevreden olan büyük şair eski ağır koşullarında yaşayıp gidiyordur. Sultan hemen büyük bir kervan düzülmesini emreder. Develere en güzel ipekliler, nice değerli altın, gümüş, fildişi araç gereçler paha biçilmez nesneler yüklenmiştir. Sultanın kervanı sekiz günlük bir yolculuktan sonra şaşa ile Firdevsî´nin yaşadığı bir dağın yamacına kurulmuş kente giriyordur ki, aynı kentin karşı kapısından küçük, yoksul bir cemaatin omuzlarındaki tabutta mezarlığa götürülen Firdevsî´nin cenazesi vardır! Heinrich Heine´in bahsi geçen ?´Der Dichter Firdusi´´ isimli şiirin tamamını orijinal haliyle Almanca bilen arkadaşlarımın istifade edebilmesi için aşağıda sunuyorum? Demem odur ki siz siz olun borcunuzu Allah´a ve millete havale etmeden bu dünyada yaşar iken ödeyin!