Osman Aydoğan


Fethin manevi önderi: Akşemseddin (2


İstanbul alındıktan sonra camiye dönüştürülen Ayasofya´daki ilk cuma hutbesini okuyan da Akşemseddin´dir. Fatih, İstanbul´un fethinden sonra, bir ara hocasından kendisini dervişliğe kabul ederek irşatlarda bulunmasını ister. Akşemseddin bu teklifi: ?Sen devlet işlerini gereği gibi yerine getirmeye ve saltanatı devam ettirmeye mecbursun ve bununla görevlisin. Sen benim halvetime girersen dünyanın düzeni bozulur. Senin sâlik olman değil, mâlik olman lâzımdır...? diyerek şiddetle reddeder. Artık kendi görevinin de bittiğine inanır, Fatih´ten Göynük´e gidip, orada dersleriyle uğraşması için izin ister. Fatih hocasını bırakmak istemese de, sonunda çare olmadığını görür. Hocasını Göynük´e uğurlar. Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet´in fetihten sonra kendisine ödül olarak vermek istediği altınları ve imkânları kabul etmez ve Göynük kasabasına sadece sırtındaki cübbe ve başındaki kavuğu ile döner. Akşemseddin Göynük´te bir köşeye çekilerek öğrencileri ve kitaplarıyla baş başa kalır, Fatih´e yazdığı mektuplarda, Ona, yeni ufuklar açar. Akşemseddin aynı zamanda şu kitapların da yazarıdır: ?´Risaletü´n-Nûriye´´, ?´Hall-i Müşkilât´´, ?´Makamât-ı Evliyâ´´, ?´Kitabü´t Tıb´´, ?´Maddetü´l-Hayat´´, ?´Def´ü Metain´´ ve ?´Nasihatnamei Akşemseddin´´ Akşemseddin´i anlatan eserlerden ise en önemli ve özgün eser olan Göynüklü Kadı Emir Hüseyin Enisî´ tarafından kaleme alınan ?´Menakıb-ı Akşemseddin´´ (Akşemseddin´in Menkibeleri) (H Yayınları, 2011) isimli kitabıdır. Akşemseddin´in bilimsel yönünü anlatan ise Ali Kuzu´nun ?´Akşemsettin, Mikrobu Bulan Alim´´ (Paraf Yayınları, 2013) isimli kitabıdır. Bir de Göynük Belediyesi tarafından yayınlanan Ömer Eru´nun hazırladığı ?´Akşemseddin Hazretleri´´ (2013) isimli kitap bulunmaktadır. Herkes Şeyh Edebali´nin damadı Osman Gazi´ye nasihatini bilir. Ama esas nasihat Akşemseddin´dendir. Akşemseddin´in nasihatlarından bazıları: Ey oğul! Her şeye besmele ile başla. Daima abdestli ve temiz ol. Kimseden incinerek sitem etme ve kimse de senden incinmesin. Kimsenin kalbini viran eyleme (yıkma). Kardeşine ulaşan nimete asla haset etme. Kimseyi kötüleme, yalan ve iftiradan sakın. Kardeşinin kusurlarını görme. Ananı ve babanı duadan ihmal etme. Dünya sultanlarının iltifatıyla sevinme. Dünyanın geçici sevinci sen oyalamasın. İhsan ve ikramın bol olsun, sadakayı ihmal etme. Sırlarını ifşa eyleme. Kendini başkalarına methiye eyleme. Bu günden yarının tasasını çekme. Sofradan düşen yemek, zenginliğe sebeptir. Daima edepli ol? ikram ettiğine de mütevazı ol. Dişini tırnağınla kurcalama. Evinde örümcek ağı olmasın. Elbisen üzerinde iken dikme. Allahü Tealaya isyandan sakın ki hafızan ve zekân artsın. Sahipsiz mala elini uzatma. Ölümü aklından hiç çıkarma. Şems Farsça ?´Güneş´´ demek, Şemseddin ise ?´Dinin Güneşi´´ anlamına geliyor. Peki, Akşemseddin neden Akşemseddin diye anılır biliyor musunuz? Bir kısım kaynaklarda saçının ve sakalının ak olması ve beyaz elbiseler giymesinden dolayı ?´Akşemseddin´´ dendiği iddia edilse de gerçek öyle değildir. Ama önce kısa bir Türkçe bilgisi: Türkçede ??Kara?? ve ??ak?? sözcüklerinin ikincil anlamı olan renk tanımlarından önce asıl anlamı daha farklıdır. Kara; ulu, yüce, zor, sert, iri, büyük anlamında kullanılır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa; Merzifonlu Yüce Mustafa Paşa?dır. Kara Mürsel; Ulu, yüce Mürsel´dir. Kara Tekin, Kara Murat ; (aynı anlamda) yüce, ulu, büyük Tekin?dir, Murat´dır. Karakış; zor kıştır, şiddetli kıştır. Karadeniz; zor denizdir (dalgaları nedeniyle) Karahisar; büyük hisardır. Karaburcu; (üzüm cinsidir) İri burcudur. (Hem de beyaz renkte iri bir üzüm cinsidir) Karabulut; iri, büyük buluttur. Karagöz; (siyah göz değildir) iri gözdür. Karakaş: (siyah kaş değildir) iri kaştır... Ak ise ´´bilgelik´´ anlamında kullanılır. Ak; temiz, dürüst, namuslu, sıkıntısız, rahat, sorunsuz anlamında da kullanılır. Akgün-kara gün; sıkıntısız gün- zor, sıkıntılı gün anlamındadır. Ak akçe kara gün içindir; temiz, helal para zor günler içindir. Akdeniz; sadece Türkçede vardır, Mediterane, Mittelmeer, (Orta deniz) Bahr-ul asvad (Arapça) orta denizdir. Akdeniz; bilge denizdir, çünkü mitoloji orada? Karabaş-akbaş; Anadolu´da köpek cinsidir; karabaş; iri, akbaş ise küçük olanıdır. ´´Ak oğlan´´ bir Anadolu değişidir; güven veren oğlandır, dingin oğlandır. İşte Akşemseddin ise; bilge, sıkıntısız, sükûnetli, güven veren Şemseddin´dir. Rivayet olunur ki Akşemseddin Hazretleri bir gün oğlunu (dört yaşındaki Hamdi Çelebi) dizine oturtur. Minik yavru bülbül gibi Kur´an okur. Mübârek bir ara hanımına döner. ?Biliyor musun?? der, ?Aslında dünyanın mihneti, zahmeti çekilmez ama şuncağızın yetim kalmasına dayanamam. Yoksa çoktaaan göçerdim!? Hanımı omuz silker. ?Amaaan efendi? der, ?sen de göçemedin gitti yani.? Mübarek ?İyi öyleyse!? deyip kalkar. Göynüklülerle helalleşir ve mescide çekilir. Talebelerine ?okuyun? buyururlar. Bir ara gözleri kapanır, yüzü aydınlanır. Kolları yana düşer ve berrak bir tebessüm oturur dudaklarına. Müridleri eve koşarlar ?Başınız sağolsun.? derler, ?Efendi göçtü!? Yıl 1459 yılının Şubat ayıdır. Fethin manevi önderi Göynük´teki Süleyman Paşa Camisi´nin bahçesine mütevazi bir törenle defnedilir. Yolunuz düşerse, Göynük´e Süleyman Paşa Camisi´nin bahçesine ?fethin manevi önderi? için siz de bir Fatiha okuyun, içinizden gelen en güzel sözleri türbesinin başında fısıldayın... Maddeye tapanlar zaten Akşemsedin´i ne anarlar ne de anlarlar.. Allah rahmet eylesin? Ruhu şâd olsun?