Osman Aydoğan


Fareli Köyün Kavalcısı (2)


Willy Krogmann´un, ?´Fareli Köyün Kavalcısı: Efsanenin Oluşumu Üzerine Bir İnceleme´´ adlı eserinde belirttiğine göre, 14´üncü yüzyılda şehirde yaşamış Lude isimli bir din adamının elinde, içinde kilise şarkıları bulunan bir kitap vardı. Büyükannesi tarafından kitabın içine olayın tanığı olduğuna dair bir dize yazılmıştı. Fakat bu kitabın 17´nci yüzyıldan bu yana izine rastlanmamış, dolayısıyla bu tanıklığın izini sürmek de mümkün olmamıştır. Bu konudaki elde mevcut ilk Almanca yazılı kayıt ise 1440-1450 arasına tarihlenen ?´Lüneburg Yazması´´dır. Burada olay kısa bir şiirle anlatılmaktadır: ?´1284 yılında Aziz John ve Aziz Paul günü 26 Haziran´da Hameln´de doğmuş 130 çocuk alındı rengârenk elbiseler içinde bir kavalcı tarafından ve kayboldular tepenin yakınında bir yerlerde.´´ Günümüzde ´´Lüneburg Yazması´´ temel alınarak konuyu açıklamaya yönelik pek çok tez ortaya atılmıştır. Araştırmacı-yazar David Wallechinsky´ye göre, 1212 yılında gerçekleşen ve başlarında Nicholas isimli bir Alman gencinin bulunduğu 20 bin kişilik çocuk Haçlı Seferi için Hameln´den de 130 çocuk alınmış olabilir. Kaval çalan kişinin ise bir asker toplama görevlisi olabileceğini düşünülmektedir. Ortaçağ da o dönem asker toplamaya gelen görevlilerin kaval benzeri bir müzik aleti çaldıkları da göz önüne alınırsa bu doğru da olabilir. İkinci rivayet ise oldukça korkunçtur: Amerikalı tarihçi William Manchester ?´Sadece Ateşle Aydınlanan Bir Dünya´´ adlı yapıtında, kavalcının aslında psikopat bir sapık olduğunu öne sürüyor. 20 Haziran 1284´de Hameln´den 130 çocuğu renkli kıyafeti ve kavalıyla kandırarak kaçırmış ve çocuklara akla hayale gelmeyecek şeyler yaptıktan sonra bir kısmını öldürmüş, bir kısmını ağaçlara asmış; öldürmediklerini ise kendilerini bilmez şekilde ormanın içinde bırakıp gitmiştir.. Ancak bunu destekleyen herhangi bir yazılı kanıt bulunmamaktadır. Bir başka görüş ise çocukların doğal bir sebeple ölmüş olmalarıdır. Bu durumda kavalcı ise gerçek bir kişi değil ölümün kişileştirilmiş halidir. Ortaçağ da ölüm sıklıkla renkli, alacalı kıyafetli bir adam olarak betimlendiğinden bu da akla yatkın bir rivayet. Hameln şehrinin resmi web sitesine göre, akla en yatkın olarak kabul edilen bir rivayet de şöyledir: Hameln çocukları o günlerde Batı Prusya, Pomerania, Töton Bölgesi ve Moravia ya yerleşebilmek için toprak sahipleri tarafından kayıt altına alınan göçe istekli Almanlardan sadece birkaçıydı. Geçmiş dönemlerde de aynen bugün olduğu gibi bir şehrin sakinlerine o şehrin çocukları denmesinin adetten olduğu gerçeği göz önüne alınırsa, Hameln çocuklarının da bildiğimiz anlamda çocuk değil, en azından bir yerleşim birimi kuracak güçte ve yaşta gençler ya da yetişkinler oldukları anlaşılır. Çocukların Hameln´den ayrılışı daha sonra Avrupa´nın ortak belası haline gelen fare istilası ile birleştirilip tek bir efsaneye dönüşmüş olmalıdır.  Johann Wolfgang Goethe, 1813´de masalı Almanca olarak şiirleştirmiş, hemen ardından bu şiir, Hugo Wolf tarafından bestelenmiştir. 1816´da ise Grimm Kardeşler, Alman söylencelerini topladıkları ünlü eserleri ?´Alman Efsaneleri´´nde bu olaya ?´Hameln´in Çocukları´´ adıyla yer vermişlerdir. Kavalcı´nın heykeli bugün Hameln şehir meydanındadır. Hameln´de kaldırım taşları arasında da fare figürleri yer alır. Bu olaydan sonra Hameln´de bir sokağa ?´Bungelose Gasse´´ ismi verilir, yani ?´Davul Çalmanın Yasak Olduğu Sokak´´. Kaybolan çocukların anısına bu sokakta uzun yıllar gürültü yapmak, şarkı söylemek ya da dans etmek yasaklanır. Hameln´in hemen dışında çocukların kaybolduğu yere ise Poppenberg ismi verilir. Burada da haç şeklinde taştan iki anıt dikilidir.  Bütün bu iddia ve tezlere ve rivayetlere rağmen tüm dünyada bilinen Fareli Köyün Kavalcısı masalı henüz tam anlamıyla açığa çıkarılamayan geçmişiyle her geçen gün daha fazla merak uyandırmaktadır. Tabii günümüz Hameln şehri de her yıl düzenlediği festival ve ağırladığı binlerce turistle bu gizemin sağladığı faydalardan yararlanmaya da devam etmektedir. Ama benim demek istediğim şu ki; gördüğünüz gibi sakın ola anlatılan her masala inanmayın, güzel melodi çalan bir kavalcının peşine düşüp de mutlu sona kavuşacağınızı zannetmeyin, arkasından gittiğiniz kavalcının sizi götürdüğü korkunç geleceği araştırın!