Osman Aydoğan


Fado ve Amália Rodrigues -1-

 ‘’Fado’’ (veya ‘’fate’’), Latince ‘’kader’’ anlamına gelen ‘’fatum’’ sözcüğünden türemiş bir sözcüktür…


 ‘’Fado’’ (veya ‘’fate’’), Latince ‘’kader’’ anlamına gelen ‘’fatum’’ sözcüğünden türemiş bir sözcüktür… ‘’Fatum’’ ise Yunan/Roma mitolojisinde kaderi simgeleyen varlık olarak adlandırılmıştır. Fatum, sonraları da kader/talih tanrıçaları ile bir tutulup dişileştirilmiş ve ismi ‘’fata’’ olmuştur… Fransızca ve Almanca’da ‘’peri’’ anlamına gelen "fee" sözcüğü de bu kelimeden türemiştir. ‘Portekizce’de de ‘’kader’’ anlamına gelen bu ''fado'' (fate) sözcüğü Portekiz’de bir müzik türü olarak kullanılır. Bu müzik türünün Portekizlilere özgü bir kaderciliği anlatan sözlerine Afrika, Arap ve İber Yarımadasının feryâdını, figânını, elemini, hüznünü, acı, keder ve ıstırabını yansıtan ezgileri de eşlik eder… Enstrüman olarak başta gitar olmak üzere flüt ve klarnet kullanılır… 15. ve 16. yüzyıllarda Portekizli denizciler keşif amacıyla Atlas okyanusuna açılırlar… Portekizli denizciler bu amaçla binlerce sefer yaparlar okyanusa… Giden her gemici ardında karılarını, analarını, çocuklarını bırakır… Gidenlerin çoğu gelmez… Gidenlerin hasretini, özlemini, gidip de dönmeyenlerin acılarını, gemicilerin geride bıraktıkları kadınları, anaları, çocukları bu hasret, bu özlem ve bu acılarını bir ağıta, bir feryâda, bir figâna dökerek şarkılar halinde okyanusa söylerler… İşte bu ‘’fado’’ müziğinin kökenini, gidip de geri dönmeyen bu denizcilerin ardından Portekizli kadınların denize karşı yaktığı ağıtların oluşturduğu rivayet edilir… Bu nedenle bu müzik genellikle kadınlar tarafından söylenir… Fado söyleyen kadınlara da ‘’Fadista’’ denir… Bir ‘’fadista’’ mikrofon kullanmaz…  Kullanıyorsa de gerçek bir fadista değildir…. Müziğin kökenine duyulan saygıdan olsa gerek ‘’fado’’ dinlerken bir şey yenmez. Zaten kimse de yemek servisi yapmaz. Fado esnasında konuşulmaz, sarkıcıya eşlik edilmez… Yıl 1997 bahar ayları… Alman arkadaşlarımla beraber Lizbon’dayız.. Gece Lizbon’da Barlar Sokağında bir bara gitmiştik… Barda bir müzik başlamıştı… Birden irkilmiştim… Bir kadın sanki yanık yanık bir Anadolu türküsü söylüyordu… Sanki Selda Bağcan gelmiş de burada konser veriyordu... Memleketten uzun süredir ayrıydım… Sıla özlemi, gurbet… Sonra sordum soruşturdum beni per perişan eden, darmadağın eden bu ses, bu müzik nedir diye… Ve ben fado ile işte böyle tanışmıştım…