Osman Aydoğan


Facebook maceram (2)


Hoş, biliyor musunuz şimdi de sırf bu muhalif kimliğimden dolayı benden, özellikle bu sosyal medya ortamında vebalıymışım gibi uzak duran arkadaşlarım var? Şâdi Şirazî´nin güzel bir şiiri vardı; ?´Ah!.. Bilsem... Kirlendi söz, şiire nasıl başlarım bilmiyorum... Sevdiğim şiirleri unuttum, sevdiğim şehirleri terk ettim ve sevdiğim şairler öldüler. Bilmediğim bir sebep olmalı, burada olmam için; Sormaz ki bilsin: sorsa bilirdi; Bilmez ki sorsun: bilse sorardı.´´ Şiirde olduğu gibi bu muhalif kimliğim yüzünden bu sosyal medyada sevdiğim arkadaşlarım unuttu beni? Sevdiğim dostlarım terk etti beni... Sevdiğim şairler öldüler... Bilmediğim bir sebep olmalı, beni terk etmeleri için... Sormaz ki bilsin: sorsa bilirdi; bilmez ki sorsun: bilse sorardı. Ve bir de ülkeye son zamanlarda musallat olan korku kültürü? Ve bu korku kültürü nedeniyle de her türlü muhalefetten, muhalif kimliklerden uzak duruyor insanlar? O kadar şaşırmış ki bir kısım insanlar da var ki, ama bazıları en yakınımdaki insanlar, muhalif kimliğime, bazı iddialarıma bakarak, kendi bazı varsayımlarıyla bana öyle imalarla ithamlarda bulundular ki, hani Murathan Mungan´ın bir sözü vardı ya; "can kırıkları, cam kırıkları gibi değildir. Öyle süpürünce gitmez; içinde kalır insanın, aklına geldikçe de batar" diye, işte bu imalar, bu ithamlar insanın içinde bir felaket can kırıklıklarına yol açıyor? Ne diyem, ne diyeyim, bu insanlar Mungan´ın söylediği gibi içimde kapanmayacak yaralar, bende telafisi bir mümkünsüz acılar bırakmıştır. İnsan en çok sevdiğine darılırmış! Neyse? Geçelim bu faslı... Facebook maceram tıpkı bir tren yoculuğu gibi gidiyor... Bu yolculuk esnasında bazı arkadaşlarım yanımda oturdular, çok güzel sohbetler ettik, ´´derken, bıraktı gitti elimi arkadaşım?´´ (Şükûfe Nihal´in dizesinden), önce bir başka koltuğa geçti, sonra vagonumu terk etti, bir başka vagona geçti... Bazı arkadaşlarım ilk istasyonda, bazıları müteakip istasyonlarda trenden indiler, o istasyonlarda da başka arkadaşlarım trene bindiler... Yanımdan ayrılmış olsalar da bu yolculuğumun bir kısmında yolculuğumu renklendiren bu arkadaşlarıma yine de teşekkür ediyorum. Zaten gerçek hayat da böyle bu tren yolculuğu gibi değil mi? Tüzel kişiliklerin hiçbirisini arkadaşlığa kabul etmiyorum... ?´Bilmem ne şirketi´´... Bunları arkadaşlığa kabul etmiyorum... Sayfamda fotoğraf, resim, gezi, tozu, yemek, davet, sosyal faaliyet, vb. anları, hatıraları paylaşmam? En azından görüyorsunuz. Sadece kapak fotoğrafı ki oda benim bizzat çektiğim doğa fotoğraflarıdır ve profil fotoğrafını da iki üç ayda mevsime göre değiştirerek paylaşırım. Benim yazılarımı bir arkadaşım paylaşırsa çok mutlu olmama rağmen ne kadar seversem seveyim, ne kadar beğenirsem beğeneyim, bir başka arkadaşımın paylaşımını da paylaşamıyorum? Bazı arkadaşlarım oldu? Benim yazımın bir kısmını alıyor ve sayfasında kendi yazısı imiş gibi kaynak da göstermeden yayınlıyor? Tamam, prensibimdir; ?´burada yazılan her şey paylaşılmak içindir´´ diye ama insan paylaşınca kaynağını da yazar değil mi? Bu alenen hırsızlık değil midir? Ben de bu arkadaşlarıma küsüyorum tabii (!)? Facebook başında çok az vakit geçiririm... Bu nedenle de vakitsizlikten arkadaşlarımın paylaşımlarını beğenmeğe zaman bulamıyorum, beğenilerimde oldukça zayıf kalıyorum? Aksi takdirde okumaya zaman ayırmadan nasıl yazarım onca yazıları? Değil mi? Umarım arkadaşlarım gücenmiyorlardır. Bu arada şunu da gördüm ki Facebook tam bir zaman tuzağı? Bu nedenle cep telefonumda yüklü değildir Facebook? Facebook dışında ne Twitter´de ne de Instagram´da hesabım vardır yine bu nedenden dolayı? Bir de ?´beğenme´´ sorunu var Facebook´ta? Bana göre Facebook´un en zararlı öğesi işte bu özelliği... Facebook yöneticisi olsam ben bu özelliği kaldırırdım? Neden mi? İşte onu sormayın? ?´Yok beğendi, yok beğenmedi´´ dargınlığı, alınganlığı, küslüğü var ki sanırsınız cihan harbi çıktı da farkında değiliz? Sanki benim yazdığım her şeyi herkes beğenmek zorundadır? Hem her gün yaz, hem uzun uzun yaz, hem de abuk sabuk yaz, sonra da herkeslerden beğeni bekle! Olur mu öyle şey! Değil mi? Facebook´ta paylaştığım yazılarımı bende e-postası olan arkadaşlarımla da paylaşıyordum? Fakat çekiniyordum, ?´acaba´´ diyordum ?´acaba arkadaşlarımın sayfalarını, posta kutularını gereksiz yere mi işgal ediyorum´´ diye... Bu nedenle de önce Facebook´ta zaten olan arkadaşlarımı e-posta listesinden çıkardım... Mükerrer olmasın diye? Bir de e-posta grubunda bazı arkadaşlarım vardı ki yazılarımı gönderiyorum, gönderiyorum, gönderiyorum, 3, 5, 8, 10 oluyor, 15, 20, 30 oluyor, 100, 200, 300 oluyor, habire e-posta gönderiyorum, arkadaşımdan ´´tık´´ yok... Tabii ki nezaketlerinden ?´beni rahatsız ediyorsun´´ da diyemiyorlar? İşte ben de o zaman bu arkadaşlarımı e-posta grubundan da çıkarıyorum, bir daha rahatsız etmemek amacıyla... Bir büyük faydası oldu ki bu Facebook maceramda o da şu; sizleri tanıdım, siz mükemmel insanları tanıdım, sizlerle tanıştım? Yeryüzünde kıyamet kopmuyorsa ve bu Gök kubbe üstümüze çökmüyorsa işte bu sizlerin sayesinde duruyordur diye düşünüyorum? Facebook maceram tıpkı bir tren yoculuğu gibi gidiyor demiştim ya... Bu yolculuğum esnasında bana refakat eden, yolculuğumu renklendiren, yazılarımı okuyuyan, bu yazılarımı beğenen beğenmeyen, bu yazılarıma yorum yapan yapmayan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İşte böyle benim Facebook maceram? Bu maceram esnasında bir de aralarda bir mola veririm biliyorsunuz? Bazen kısa bazen uzun? (İnsan arada bir özletmeli kendisini değil mi?) Mesela şimdi yine mola vermek istediğim gibi? Bu sefer tatilden falan değil; zamansızlıktan, yorgunluktan, uykusuzluktan (işte o uzun uzun yazıları yazmamın bedeli!), bitkinlikten, işimin bu dönem daha yoğun olmasından? İzinsiz izinsiz sayfalarınızı işgal ediyorum? Siz dinlenin, sayfalarınız da dinlensin, ben de dinleneyim? Her gün her gün de yazılmaz ki, değil mi? Hem de uzun uzuuun... ´´Şehriyar´´ isimli sitem her daim açık... Yeni yazı yazmayacağım ama eski yazılarım orada duruyor. Sağolsun bir arkadaşım siteyi bir arkadaşına önerirken site için ´´Meydan Larousse´´ gibi bir ifade kullanmış... Ben yine de bağlantısını yazayım: www.sehriyar.info Önümüzde 30 Ağustos Zafer Bayramı var... Kurban Bayramı var? Her iki bayramınızı da kutluyor, mutluluklar diliyorum? Ve biraz izin istiyorum? Güz aylarında görüşmek üzere sağlıcakla kalın diyorum?