Osman Aydoğan


Evet, yeter! Kimseler uyumasın artık?


Macbeth, William Shakespeare´in en kısası olmasının yanında en önemli trajedilerinden biridir. (Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, 2016) Shakespeare´nin Hamlet´ten sonraki en iyi eseridir. Oyunun, bir kısmı Raphael Holinshed´in ve İskoç filozof Hector Boece´nin İskoç Kralı Mac Bethad (Macbeth) hakkında yazdıklarına dayanır. Macbeth; genellikle güç düşkünlüğü, arkadaşlara ihanet, iyinin kötü, kötünün de iyi olabileceği, insanların hırslarının onların nasıl sonlarını getirdiğini gösteren içinde doğaüstü unsurların da bulunduğu bir oyundur. Macbeth; iki zalim karakterin başı çektiği, onlardan daha az zalim olanların kahraman olduğu, iyi eğitilmiş kötülüğün bütün incelikleriyle anlatıldığı ve bir nevi insandaki vicdan ve ihtiras mücadelesinin anlatıldığı bir oyundur. Macbeth; iktidar hırsının insana neler yaptırabileceğini ve sonuçlarını ortaya koyan bir oyundur. Macbeth; Macbeth gibi bir karakterin güç için ruhunu satmasının sergilendiği bir oyundur. Macbeth özetle; karısının ve iktidar hırsının etkisinde kralı öldüren, işlediği cinayetten sonra girdiği vicdan azabını da "Hayat anlamsızdır. Gücünü koru yeter" gibi bir Makyavelist bir prensip ile örten Macbeth´in düşüşünün öyküsüdür... Aslında Macbeth tamamen bir aptallık ve aldatılma oyunudur. Macbeth aptaldır cadıların gazına gelir, Duncan aptaldır Macbethe inanır, Banquo aptaldır önünü göremez. Macbeth´de hikâye şöyle başlar: Macbeth, İskoçya kralı olan Duncan´ın sadık bir komutanıdır. Norveç ordularına karşı kazandığı kanlı bir zaferden yakın dostu Banquo ile dönerken üç cadıyla karşılaşır. Bu üç cadı, Macbeth´in ilk olarak Cawdor Beyi, ardından da kral olacağını, lakin krallık mertebesinin elinden Banquo´nun oğlu tarafından alınacağını söylerler. Macbeth, ilk başta bu kehanete kulak asmasa da isyan çıkarmaya çalıştığı için ölümle cezalandırılan Cawdor Beyi´nin yerine atandığını öğrenince cadıların söylediğinde gerçeklik payının olduğunu düşünmeye başlar. Oyunda şu replikler dikkat çekicidir: "Tanrı adına dünyayı kandırdılar... Ancak Tanrı´yı kandıramayıp geldiler işte buraya" (Cehennem bölümünde) (Bu söz; dinsiz diye yakılma kararı verilen İtalyan filozof ve rahip Giordano Bruno´nun şu sözünü anımsatır: "Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı´yı kullanırlar." ) ?´Yüzümüz, yüreğimizin maskesi olur, orada ne olduğunu gizler dışardan´´ ?´İnsanların gülüşünde hançerler saklıdır.´´ "Olayların farkında olmayan birkaç kişi hariç kimsenin yüzü gülmüyor." ?´İyi demek kötü demek, kötü demek iyi demek, sisli puslu gecelerde kanatlanıp uçmak gerek!´´ ?´İktidar için işlenen hiçbir günah saklanamaz." "Hadi gidelim, en tatlı bir yüz takınarak zamanla alay edelim. Yalancı gönlün bildiğini, yalancı yüzle saklamak gerek..." "Var olan tek şey olmayandır. " ?´Olmayan bir şey olandan daha çok sarsıyor beni: Tek o kalıyor ortada, o olmayan şey!" ?Yaşam bir budalanın anlattığı, ses ve öfke dolu, hiçbir anlamı olmayan bir öyküdür.? "Hayat, gelip geçen bir gölgedir." "Kendini boşuna harcamış olur insan, dilediğine ulaşıp da sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın yapmacık bir mutluluksa." Shakespeare´in ??Macbeth´´ eserinde bizlere tanıdık gelen şu ifade geçer: ?Ah zavallı ülkem! Kendini tanımaktan adeta korkuyor. Ona anamız değil ancak mezarımız denir: Orada her şeyden habersiz olanlardan başka gülümseyen yok; orada ahlar, iniltiler, göğü yırtan ağlayışlar sürüp gidiyor, duyan yok, fark edilmiyor bile. Büyük üzüntüler günlük kaygılar olmuş; ölüm çanı çalarken kime diye soran pek olmuyor; iyi insanların ömrü başlarındaki çiçeklerden önce geçiyor, çiçekler solmadan onlar ölüyor.? ?? Macbeth, uykuyu öldürdü.? Bu dize Shakespeare´in Macbeth´teki en görkemli ve en sarsıcı dizelerinden biridir? Bu dize Kralın uykuda öldürülüşünden hemen sonra gelen o tek bir dizedir: ?? Macbeth, uykuyu öldürdü.? Çünkü uyku, masumiyettir. Uyuyan insan ne iyidir ne de kötüdür. Çünkü hiçbir şey yapamaz. O, uyuduğu sürece sanki sonsuz bir edilginliğe yargılıdır. Ve işte o yüzden uyku, masumiyettir. Uykudaki insanı öldürmek ise, belki de masumiyetin yeryüzündeki son kalesini yıkmaktır. Son yıllardaki Türk milleti de aslında Machbeth´deki masum uykusunda öldürülen Kral´a benzemektedir. Çünkü; Türk milleti; TV dizileri, magazin haberleri, et ve top resimleri ile uyutulurken bütün fabrikaları, işletmeleri, bankaları yabancılara satılmış, Ege´deki adaları Yunanlılara, Suriye´deki toprağı (Süleymen Şah Türbesi) İŞİD´e terk edilmiştir? Türk milleti; Balyoz, Ergenekon vb. davaları ile uyutulurken ordusu tasfiye edilmiştir... Türk milleti; ileri demokrasi masalları ile uyutulurken FETÖ mensuplarına ne istedilerse verilmiş ve FETÖ mensupları devletin ve ordunun en kritik makamlarına yerleştirilmiştir.. Türk milleti; ?´analar ağlamasın´´ masalları, ?´çözüm süreci´´ ninnileri ile uyutulurken PKK azdırılmıştır... Türk milleti; ?´stratejik derinlik´´ ve BOP, GBOP masalları ile uyutulurken ülkesi Ortadoğu´nun bataklığına bulaştırılmıştır... Türk milleti; bu sefer de Batı ile olan kayıkçı kavgası ile yine uyutulurken devleti bir aşiret devletine, ülkesi üçüncü dünyanın sıradan bir ülkesine dönüştürülmek istenmektedir? Türk milleti adeta Machbeth´deki Kral´da olduğu gibi uykuda iken öldürülmek istenmektedir? Ve Shakespeare şöyle bitirirdi Macbeth´i: "Kimseler uyumasın artık! Macbeth uykuyu öldürdü!" Evet, yeter! Kimseler uyumasın artık?