Osman Aydoğan


Etnik ve folklorik bir kimlik olarak Moğollar (3)


Osmanlıların, Türk tarihinde ve askerî akademilerde yüzeysel geçiştirilen sadece Akkoyunlularla yapılan Otlukbeli Muharebesi (1473) de değildi... Moğollorla yapılan Kösedağ (1243), yine Moğollarla yapılan Ankara (1402), Safevilerle yapılan Çaldıran (1514) , Dulkadiroğulları Beyliği ile yapılan Turnadağ (1515), Memluklerle yapılan Mercidabık (1516) ve Ridaniye (1517) muharebeleri de dönemlerine oranla kullanılan taktik, teknoloji ve insan gücü bakımlarından büyük muharebeler olması ve sonuçları itibariyle de büyük siyasi etkilerine rağmen gerek Türk tarihinde gerekse de askerî akademilerde hep yüzeysel olarak geçiştirilmiş, hatta bazıları görmezden bile gelinmiştir. Ancak Türk tarihinde ve askerî akademilerde varsa yoksa teferruatıyla incelenen Batı ile Hrıstiyanlarla yapılan muharebeler olmuştur. (Malazgirt 1071, Sırpsındığı 1364, Niğbolu 1396, İstanbul´un fethi 1453, Mohaç 1526, Birinci Viyana Kuşatması 1529, Preveze Deniz Muharebesi 1538 vb.) Ayrıca ilginçtir ki tarih yazımında Moğolların istilacılıkları söz konusu olduğunda Türklüklerinden pek bahsedilmemiştir. Ancak bir ?´Taç Mahal´´ söz konusu olduğunda ise hep "karısı için anıt mezar yaptıran Türk İmparatoru´´ndan bahsedilmiştir. Fakat Bağdat´ı yağmalayanlar hiç şüphesiz Moğollardır, Türkler değildir! Tüm bunların nedeninin sosyal-kültürel antropolojide yer alan kavramlarda yer aldığı değerlendirilmektedir. Günümüzde sosyal-kültürel antropolojide yer alan ?´etnoloji´´ ve ?´folk´´ kavramları şu şekilde açıklanmaktadır: ?´Etnos´´; (Yunanca kökenli olup) ?öteki halk´´, veya ?´öteki halklar´´ demektir!.. Bu nedenle ?´etnoloji´´ ?ötekinin bilimi?dir. ?Folk? ise ?´bizim halk´´ demektir. ?Folk?; bizim olan kırsal, geleneksel, modern-öncesi, kentleşme-öncesi, endüstrileşme-öncesi halkımız, halimiz, ahvalimiz, akrabamız anlamındadır. Muhtemel ki Moğollar ve Akkoyunlular Türk tarihinde ve de Anadolu´da bir etnik kimlik (?öteki halk´´ veya ?´öteki halklar´´) olarak değil de folklorik (bizim olan kırsal, geleneksel, akraba) bir kimlik olarak, Araplar ise dindaş bir grup, ümmet olarak görülmüştür. Bu nedenle de ne Moğollar ne Akkoyunlular ne de Araplar ötekileştirilmemiş ve bu gruplarla yapılan muharebeler, savaşlar ve çatışmalar ise fazla öne çıkarılmamış ve unutturulmak istenmiştir. Buradan yola çıkarak günümüze, günümüzün yaşadığımız problemlerine gelirsek ve böylesine zengin bir tarihten ders çıkaracak olursak eğer: TV´lerde tarihten, sosyolojiye, ekonomiden politikaya her konuda konuşan, bilimsel makaleler yazan sözde profesör ünvanlı herbokologlar -pardon- akademisyenler, sözde sosyologlar, sözde politikacılar biraz tarih, biraz sosyoloji bilseler ve birazcık da doğru terminoloji kullansalar da olur olmaz yerlerde ´´etnik´´ sözcüğünü bilinçsizce kullanmasalar! Hani bir Yunan atasözü vardı ya: ´´Kelimenin gücü Tanrı´nın gücüne eşittir´´ diye...