Şaban Külhancıoğlu


EMANET ATA BiNEN...


Atalarımız ne güzel sözler söylemişler. Tam kitabın orta yerinden... Meselenin can damarından... Olayları çözümleyici, yol gösterici, aydınlatıcı... Bir anıt gibi... ´´Emanet ata binen tez iner´´ işte onlardan biri. Bu söz günümüz siyasal hayatımızın içinde bulunduğu durumunu yansıtması bakımından fevkalade anlamlı. Toplumumuzun ekseriyeti siyasal fikirlerimizi bir başkalarının fikirlerine endekslemiş durumdayız. Sempati duyduğumuz bir lider... Samimi olduğumuz bir arkadaş... Yakınlarımız...(aile, komşu, mahalle, iş çevresi) Bağlı olduğumuz cemaat, parti v.s siyasi fikirlerimizi asıl belirleyici unsurlar olmakta. Bu faktörlerin dışında kendi özgür irademiz ve tercihlerimizle siyasi bir fikir oluşturmakta zorlanıyoruz. Ülkenin en mühim konularında, politikada, inançlarımızda, yaşam tarzımızda ... Sanatta, sporda, ekonomide, kültürümüzde, ahlak anlayışımızda bize ilk elden fikir ve düşünce pazarlayan unsurlar bunlar oluyor. Doğaldır ki... Bir insanda bazı görüş, düşünce ve fikirlerin oluşabilmesinde dış faktörlerin katkısını yadsıyamayız. Bu faktörlerden etkilenmek normal görülebilir. Ancak... Fikri mülahazaları tamamen dış etkenlere havale etmek, kendi varlığımızı hiçe saymak anlamına gelmez mi? Siyasal konularda bir fikir sahibi olabilmemiz için dış etkenlere kulak vermeyi bir yere kadar anlayabilirim. Parti lideri, arkadaş çevre, cemaat,v.s. Fakat, tamamen onların fikirlerinin hamalı olmamalıyız diye düşünüyorum. Nasıl ki, bir arının her çiçekten özünü ayrı ayrı toplayıp kendi bünyesinde balı yaptığı gibi... Kendi bünyemizde elde ettiğimiz değişik görüşleri harmanlayarak... Bize ait, bize özel yeni bir şey ortaya çıkarmalıyız. Amma doğru, amma yanlış. Bunun aksi kopyacılıktır, taklitciliktir, hamallıktır, emanetçiliktir. Yaradanın tüm insanlara armağan ettiği adına beyin denen muazzam bir organizma vardır. Herkesin bu muazzam yapıdan yararlanması umulur ve beklenir. Ne yazık ki... Henüz ülkemizde bilhassa siyasi konularda Türk toplumu olarak fikir emanetçisiyiz. Başkalarının fikirlerinin bekçiliğini yapıyoruz. Kendi orijinal ve bağımsız fikirlerimizi üretmede sıkıntılarımız var. Olaki üretebildiğimiz fikirlerimizi bu sefer de açıklamaya korkuyoruz. Buna ülkemizin içinde bulunduğu siyasi iklimi, demokratik ve hukuk standartları etkili olmaktadır. Yaşanan olaylar fikri emanetçiliğini hala terk edemediğimizi ve yaşanan çok acı olaylardan ders almadığımızı ortaya koyuyor. Dün... Birilerinin empoze etmesiyle, emanet fikirler yüzünden devletin en mahrem yerlerine birileri fütursuzca girerken... Ülkenin genel kurmay başkanı terörist diye içeri tıkılırken... Fetö denilen hain örgüt devleti ele geçirip haksız ve kirli işler yaparken biz bu olaylara seyirci kalabildik. Belki de vicdanımız tüm bu yaşananları reddetti ama yine de emanet fikirlerin baskısına boyun eğdik. Geçmişte yaşanan bu hukuk ve insanlık dışı olaylardan ders almamış olunmalı ki... Bugün... Masum fikirlerini bile açıklayanları terörist ilan edenlerin fikirlerine hala itibar ediyor boyun eğiyoruz. Kendi vicdan, akıl ve fikir terazimizde olayları tartmıyoruz. Hala bir başkalarının fikirlerinin emanetçiliğini yapıyoruz. Yazık! Artık... 21.Yüzyılda kendi fikirlerimizin ve vicdanımızın ev sahipliğini yapmamız gerekiyor. Zira... Bir başkalarının hastalıklı fikirleri bizi sonu hüsran olan maceralara sürükleyebilir. Kendi hür irademiz, özgür düşüncemiz ve kuş gibi vicdanımızın kabul ettiği fikirlerimiz olsun yeter ki! Emanet ata binen tez inermiş. Ve bir gün yolda bırakır. Saygılarımla.