Osman Aydoğan


El, ayd-ü ekber eyledi, biz matem eyledik (2)


İbn´ül Arabî ?´Fütuhat-ı Mekkiye´´ isimli kitabında Sebte kentinde rastladığı hocası İbn´üs Sâig´ten aktarırdı: ?´Dünyayı def ve flüt ile yiyip bitirmek, benim indimde din ile yiyip bitirmekten daha iyidir. Elinden geldiği kadar dince lânet etmekten kaçın.´´ Eyyy muktedirler! Dini bu şelilde bilinçsizce hayatın her alanına taşırsanız bu gidişle milleti dinden soğutacaksınız, Yüce İslam´ı din ile yiyip bitireceksiniz... Anlatmak istediğimin bir başka yönünü de yakılan kâfir Giordano Bruno söylemiş: "Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı´yı kullanırlar." Dedim ya bunlarda dini bu denli anlayacak incelik nerede? Daha ?´Fıtrat´´ın anlamını bilmeyenler bu inceliği nereden bilecek? (Fıtrat; Yüce Allah´ın doğuştan, yaratılıştan canlılara kattığı özelliktir. ?´Kedinin fıtratında tırmalamak vardır´´ diyebilirsiniz. ?´Akrebin fıtratında sokmak vardır´´ diyebilirsiniz. ?´İnsanın fıtratında nankörlük vardır´´ diyebilirsiniz. Ama ?´Karayollarının fıtratında kaza vardır´´ diyemezsiniz. Ama ?´Madenciliğin fıtratında göçük vardır´´ diyemezsiniz. Yani kendi kusurunuzu, kendi kabahatinizi, kendi ihmalinizi, kendi tedbirsizliğinizi Yüce Allah´a yükleyemezsiniz!) Nasıl adlandırıyorsa adlandırılsın, adından ziyada mânası önemlidir diye düşünüyordum ama bayramın bayramlık hali de kalmadı artık. 21. yüzyılda İslam coğrafyasına, Afganistan´a, Irak´a, Libya´ya,Suriye´ye yapılan Haçlı Seferleri, bu seferlerin sözde Müslüman işbirlikçileri, birbirinin gırtlağını boğazlayan, birbirinin ayaklarının altını oyan sözde Müslümanlar, gelecekteki muhtemel bir Şii-Sünni çatışmasının ayak sesleri, imkân bulanların küffar diyarlarına iltica etmeye çaılıştığı, imkân bulamayanların ise sefalet ve kan deryası içinde yüzdüğü İslam dünyası, Arapların aşiret kavgalarına balıklama dalan yönetimler, gafletin, dalaletin, tedbirsizliğin, ihmalin ve ihanetin sonucu art arda gelen kazalarda yitirilen yüzlerce canlar, kadın ve çocuk cinayetleri, sübyan tecavüzleri, tinerciler, bonzaiciler, memleketin her köşe başını tutmuş dilenen Suriyeli Müslüman mülteciler, hemen hemen her gün gelen ikişer, üçer, beşer, sekizer, onar asker, polis, öğretmen, vatandaş şehadet haberleri, çiğnenen hukuk, ırzına geçilen adalet, ne kutlanacak bayram bıraktı ne de şetâret. Bu şartlar altında bayrama ´´Şeker Bayramı´´ demeseniz ne olacaaaak, ´´Ramazan Bayramı´´ deseniz ne olacaaaak? Daha da ötesi; bu şartlar altında hangi yüzle, hangi hakla, neyin bayramını kutlayacaksınız ki? Eskiler zaman zaman derdi: ?El, ayd-ü ekber eyledi. Biz matem eyledik.? (Ayd-ü ekber: Büyük bayram) El, bu şartlar altındaki İslam dünyasının haline bakarak ayd-ü ekber eyliyor... Gerçek bayramı el yapıyor... Düşünen beyinlere, hisseden yüreklere, hassas ruhlara ise matem eylemek düşüyor... Bakmayın siz yine de benim böyle yazdığıma, ben bayramınızı kutluyor, mutluluk ve esenlikler diliyorum...