Osman Aydoğan


Dört Kapı Kırk Makam -3-


Yaratana güvenip ikinciye de bir tokat atmış. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken kızgın kızgın bakıp vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü söyle bir kafasını çevirip pis pis baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş. Öğrenci Mevlâna´ya dönmüş, olanları anlatmış ve ´´günahsız insanlara tokat attım, bir de ben esaslı bir tokat yedim ancak ben bu işten hiçbir şey anlamadım´´ demiş.

Mevlâna: "İşte sana istediğin örnekler´´ demiş ve başlamış anlatmaya?

?´Birinci? şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti. İkinci? tarikât kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki, tarikât öğretisinde verdiği söz aklına geldi. "Sana kötülük yapana bile iyilik yap". Onun için döndü, yerine oturdu. Üçüncü? marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek yaratandan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı. Dördüncü? hakikât kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile?

Müslümanlar; domuza, şaraba, saça ve libasa verdikleri önemi, gösterdikleri titizliği ve harcadıkları enerjiyi bu dört kapı ve kırk makama verselerdi eğer......

Bu cümlenin de devamını ben getirmeyeyim artık...