Osman Aydoğan


Dolar neden yükseliyor? (2)


Bu nedenle, ?akılcı ve insancıl? değerler, ?zihin özgürlüğü? ve ?insan onuru? kavramları hiçbir kuramsal kalıbın eritip tutsak edemeyeceği insanlık değerleridir. Bu değerlerle beslenen zihin, eleştirel güç kazandıkça, birey ve toplum insanca bir yaşamda saygın yerini alır. Öyleyse bir toplumun uygarlık düzeyinin ölçütü, bu değerlerin birey-toplum yaşamında tuttuğu yerdir. Uygarlık tarihi de, kısaca, bu değerleri kavrama ve yaşama geçirme çabasının tarihi diye tanımlanabilir. Prof. Suat Sinanoğlu´nun ?Türk Hümanizmi? adlı kitabında bana göre en çarpıcı tespit de şudur: ?......doğuda manevi evren koskoca bir morga benzer; burada duyulan tek insan sesi, ölümlülerin yazgısına sonsuz bir hüzün ve bezginlikle ağlayan bir iç sestir..... dinsel düzene bağlı bu evrende her iki yönelişe, Ortodoks ve mistik yönelişlere özgü olan sonsuz bir zihin tembelliği, mutlak bir hareketsizlik ve meditatio mortis -ahretçilik-temeline dayanan dünya işlerini umursamama topluma egemendir.? ?Akılcı ve insancıl? değerler, ?zihin özgürlüğü? ve ?insan onuru? gibi kavramları ile zihni beslenmeyen ve manevi evreni koskoca bir morga benzeyen böyle bir toplumun ekonomisi de aynı sonucu verir ve Dolar artar? Dördüncü kitap: New York Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Selçuk Şirin´in kitabı: ?´Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet´´ (Doğan Kitap, 2015) Ben bu kitabı kısa bir süre önce bu ortamda sizlere tanıtmıştım ama okumayan arkadaşlarım için tekrar yazıyorum... Daha önce bu yazımı okuyan arkadaşlarım bu bölümü, bu kitabı atlayabilirler... Kitabın yazarı Selçuk Şirin kitabının içeriğini de şöyle özetliyor: ?Türkiye 2000´lerde ekonomik olarak bir yere geldi ama 2008´den sonra durdu. 2008 itibarıyla biz bugün ekonomik olarak bulunduğumuz noktaya geldik aslında. Biz 2008 senesine geldiğimizde yaklaşık on bin dolar milli gelirimiz vardı. Bugün o hesabı yapın biz onun da altına düştük. Biz yaklaşık 2008 yılından bugüne geçen yedi yıllık süreçte bir yere ilerlemedik ekonomik olarak. Ekonomik olarak durduk. Bu ekonomik durgunluğunun nedenini de ben ekonomide değil, ekonomi dışı faktörlerde görüyorum. Birincisi hukukun üstünlüğü ya da hukuk sistemindeki sıkıntılar. İkincisi, özgürlüklerin önündeki engellerden kaynaklı ve sıkıntılar. Üçüncüsü de eğitim, Türkiye, bu üç alanda reform yapamadığı için, bu üç alanda bir sonraki evreye yani on bin dolardan, yirmi bin dolara götürecek aşamaya geçemedi. O yüzden yol ayrımında diyorum. Özgürlük çok önemli, artık özgürlük olmazsa kalkınma da olmuyor. Yani bizim on bin dolardan yirmi bin dolara çıkmamız için ne yapmamız lazım? Katma değeri yüksek ekonomiye geçmemiz lazım. Bu ekonomiyi kim yaratacak? Sadece özgür hareket eden, özgürce düşünen, sınırsız düşünebilen, bilginin önünde engeller olmayan kuşak, gençler yapacak. Özgürlük bu yeni ekonomik modele geçmek için çok önemli. Üçüncü yapısal değişimi ve dönüşümü de eğitim de yapmamız gerekiyor. Türk eğitim sistemi dünyanın ilk kırk eğitim sistemi arasında yok. Biz ekonomik büyüklük olarak şu an 18. Sıradayız, değişiyor belki 19´a da düşmüş olabiliriz. 19. Sıra diyelim ama gerçeğine bakınca siz çocuklarınızı ilk kırkın arasına getirmeyi becerememişsiniz. Bu, 12 yıldır böyle. Türkiye´nin bir sonraki evreye geçmek için, literatürde biz orta gelir tuzağı diyoruz. On bin dolar tuzağı. Çünkü dünyada üç- beş bin dolardan on bin dolara gelen bir çok ülke var. Bu biraz mümkün ve kolay. Bu nasıl mümkün? Bunu yol yaparak yapabilirsiniz. İnşaatla yapabilirsiniz. Fındık satarak yapabilirsiniz. Ama on bin dolardan yirmi bin dolara geçmek için yaptığınız her işe aklınızı koymanız lazım. Adil rekabet, özgürlük, bilgiye ulaşma özgürlüğü de basın özgürlüğü de bunun içerisinde ve eğitim. Eğitimde de eleştirel düşünce becerili çocukların önünü açmanız lazım. Türkiye bu üç alanda son on yıldır hiç bir yapısal reform yapmadı. Bu yüzden yerimizde sayıyoruz. Biz 20. Yüzyıl trendini 19. Yüzyıl´ın sonunda kaçırdık. Orada bir sanayileşme devrimi başladı ve biz buna katılamadık, dâhil olamadık. Halen daha debeleniyoruz, 19 Yüzyıl´ın teknolojisi milli araba yapmaya çalışıyoruz. 21. Yüzyıl´da başka bir ekonomi kuruldu, katma değeri yüksek ekonomi. Yaptığınız her şeye akıl katacaksınız. Şimdi biz bundan da daha geride kalma riskiyle karşı karşıyayız. Eğer şu an okullarda olan otuz yaşın altındaki kuşağı --ki nüfusumuzun yüzde ellisi -- sözünü ettiğim bu üç reformu gerçekleştirerek ve onları bu çağa taşıyamazsak bu çağı da kaçıracağız. Bu kitabı yazma gerekçem bu.? Sonuç yine aynı? Yazarın yazdıkları olmadığı, olamadığı, yapılmadığı için Dolar artıyor?