Osman Aydoğan


Dolar neden yükseliyor?


Dolar neden yükseliyor? Zor gibi gözükse de hiç de zor bir soru değil. Bu sorunun cevabı da gayet basit. Sorunun cevabını bulmak için hiç de ekonomist olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Bu sorunun cevabını yorumsuz olarak sizlere şu dört kitaptan çok kısa olarak aktaracağım: Birinci kitap: Daron Acemoğlu ve James Robinson´un beraber yayınladıkları kitap: ?´Ulusların Düşüşü´´ (Orjinal adı: Why Nations Fail ) (Doğan Kitap, 2013) Kitap ?Tarih, kaderden ibaret değildir!? diye başlar ve ulusların güç, zenginlik ve yoksulluğunun kökenlerini araştırır. Yazarlar eserlerinde ?Neden bazı ülkeler zenginken bazıları yoksuldur?? şeklinde bir soru ortaya atıp, feodalizm, sömürgecilik, kapitalizm ve sosyalizm uygulamaları arasında karşılaştırmalar yapıyor. Sömürgeler, koloniler, devrimler ve kurtuluş hareketlerinin günümüze yansıması nasıldır diye araştırıyor. Sanayi Devriminin, neden Moldovya´da değil de İngiltere´de başladığını açıklıyor? Toplumların elitleri ile en alttakiler arasında değişen ve değişmeyen ilişki biçimlerini inceliyor? Ve yazarlar 496 sayfalık eserlerinin sonunda şu sonuca varıyorlar: Bir toplumda, siyasi ve iktisadi alanda eşit rekabet ortamı varsa, hukuka saygılıysa, mülkiyet hakları korunuyor, siyasi gücün üzerinde denge ve fren mekanizması saat gibi çalışıyorsa yani yargı, sivil toplum, medya güçlüyse; büyüme sürekli olur, refahı getirir... Bu saydıklarının tersi olursa, rekabet ortamı oluşmamışsa, siyaset belirleyici, yargı bağımlı, hukuk ayaklar altında, sivil toplum güçsüz, medya işlevsizse; o ülke büyüse bile sürdürülebilir bir büyüme olmaz, refah gelmez, halk yoksullaşır. Sonuç ne? Doların artışı? İkinci kitap: Üçüncü kitap ise Ortadoğu, İslam tarihi ve İslam-Batı ilişkisi hakkında uzman Amerikalı tarihçi Bernard Lewis´in ?´İslam´ın Siyasal Söylemi´´ (Orjinal isim: The Political Language of Islam) (Phoenix / Siyaset Dizisi, İstanbul, 2007) isimli kitabı. (Prof. Bernard Lewis, kısa bir süre önce 19 Mayıs 2018 Cumartesi günü 102 yaşında hayata gözlerini yumdu...) Bernard Lewis kitabında Türkiye´ye de yer verir. Lewis´in kitabından Türkiye ile ilgili bir bölüm: ?Türkiye´de yazarlar, düşünürler, üniversite profesörleri ve işadamları dünyadaki benzerleri düzeyinde yetenekli, iyi eğitilmiş, deneyim sahibi kişiler olmalarına karşın siyasal sistem, bu insanları son derece etkin bir biçimde iktidardan uzak tutacak şekilde tasarlanmıştır. Bunun doğal sonucu olarak da Türk demokrasisi engellenmiş durumdadır. Başka hiçbir ülkede eğitimli seçkinlerin düzeyiyle siyasal sınıfın düzeyi arasındaki fark, Türkiye ölçüsünde büyük değildir. Onlarca yıldır Türkiye´nin önemli siyasal partileri bir tek kişi ya da kimi zaman işbirliği içindeki küçük bir grup tarafından yönetilmiştir. Bu kişiler ise kamu görevi için tek bir ölçütü kullanarak seçim yaparlar: ?kör bir itaat´... Yalnızca dalkavuk kabul edilir, bağımsız düşünürlerden ölümcül salgın virüsü taşıyorlarmış gibi kaçılır. Yalnızca statükoya bağlı bir avuç soğukkanlı tutucunun egemen olduğu siyasal sistem böylece kemikleşmiştir...? Niteliksiz siyasetçilerin elindeki Türkiye´de sonuç yine aynı: Doların artışı? Üçüncü kitap: Prof. Dr. Suat Sinanoğlu´nun kitabı: ?´Türk Humanizmi´´ (Türk Tarih Kurumu Yayınları / Yirmi Üçüncü Dizi, İstanbul, 1988) Prof. Dr. Suat Sinanoğlu bu kitabında ?´Düşünce özgürlüğü´´ ile ?´zihin özgürlüğü´´ (düşünme yetisinin özgürlüğü) arasındaki ayrımın üzerinde pek durulmadığını söyler. Oysa bu, önemli ve köklü bir ayrımdır der. Kişi, belirli bir dünya görüşüne ve yaşam biçimine bağlı düşüncelerini özgürce dile dökmeyi isteyebilir; bu istek özgürlük kavramının yalnızca sınırlı bir boyutunun bilincini yansıtır. Bu boyut kimi zaman öylesine sınırlıdır ki, ?´kişilik ve insan onuru´´ değerlerine ters düşen düşünceler taşıdığının farkında bile olmaz kişi. Sonsuza açık ?´zihin özgürlüğü´´nün bilinci ise kişiyi düşün kalıplarına tutsak olmaktan korur. Çünkü bu kalıplar insanın yaratma yetisini baskı altında tutar, bu temel yetinin ürünlerini kısır yinelemelere dönüştürür, dolayısıyla da dar bir boyutun durağanlığı içinde kültürel gelişmeyi engeller.