Her zaman söylenir bütün sorunların diplomasi ile çözülmesi gerektiğine vurgu yapılır. Evet sorunların çözülmesi için ilk önce diplomasi ve diplomatik kaynaklara başvurulması gerekiyor. Savaşa, silaha, kana gerek kalmadan kimsenin gözünden yaş dökülmeden bütün sorunları masada anlaşarak hatta kavga ederek çözmek en iyi yöntem olarak görünüyor ve uygulanıyor. Ama bazen kimi ülkeler diplomasiden kaçıyor, kimilerinin işine gelmiyor, bazen de diplomasiye gerek bile duymadan isteğini yapabileceğini düşünerek efelik yapıyorlar. Böyle yapanların zaten niyetleri apacık ortadadır.?Anlaşma,barış gibi bir dertleri yoktur. Gücüne, silahına güvenerek her istediklerini yapabileceklerini düşünürler. Ama artık maymun gözünü açmış durumda. Bütün ülkeler kendilerine göre bir strateji belirlemiş durumdalar. Gücüne güç katmak, en güçlüsü olmak adına askeri ve savunma ağırlıklı yatırımlar yapmaya başladılar. Enerji noktalarında söz sahibi olmak için gözlerini budaktan sakınmıyorlar. Gelinen noktada askeri ve savunma alanında zayıf olan ülkelerin sesini anında kesiyorlar. Bundan sonraki süreçte bu baskıların daha da artacağa apacık ortada. Onun için milli ve yerli silah kapasitesine sahip olmanız gerekmektedir. Kimseye muhtaç olmadan toprağınıza göz diken emperyalist güçleri caydırabilmeniz için güçlü bir orduya ihtiyacınız var. Şimdi Türkiye bunu yapmaya çalışıyor. Önümüzdeki senelerde çok daha güçlü duruma gelebilmek için önceliğimizi savunma sanayine ve yerli ve milli silahlara vermiş durumdayız.
