Şaban Külhancıoğlu


DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN...


16 Nisanda 150 yıllık parlamenter sistemimizi değiştirip, yerine ´Partili Cumhurbaşkanlığı´ adı altında dünyada eşi benzeri görülmemiş... Hatta ve hatta... Tıpa tıp Suriye anayasasının kopyası diyebileceğimiz bir yeni anayasa teklifini oylayacağız. Haydi hayırlısı... Yeni anayasa ile ilgili günlerdir uzmanlardan akademisyenlerden ve siyasetçilerden değişik görüşler dinlediğinizi sanıyorum. 16 Nisan akşamı Türkiye yeni rotasını çizecek. Bu rota bizi nereye götürür bilemem. Onu hep birlikte göreceğiz. Ben müsadeniz olursa bir Atasözümüzü hatırlatmak istiyorum. ´´Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım´´ Bu sözün verdiği mesaj çok açık aslında. Kanaatsizliğe, aşırı hırsa ve çılgınca maceralara kapılmaya gerek yok! İranlı şair Firdevsin dediği gibi ´´ Yeryüzünde bütün ızdıraplar kanaatsizlikten doğar´´ İnsanlık tarihini kan gölüne çevirenler aşırı hırslı diktatörler olmuştur. Hele hele... Bu oylamada... Bir ülkenin geleceği söz konusu ise... Çoluğumuzun çocuğumuzun yarınlarını ilgilendiriyorsa... Devletimizin ve Cumhuriyetimizin bekası buna bağlıysa... Demokrasimiz,yargımız,insan hakları ve özgürlüklerimiz mevzu bahis ediliyorsa... Aman aman... Elimizdeki mis gibi bulgurumuzun kıymetini bilelim. Allahımıza şükredelim! Karşımıza ne türlü musibetlerin çıkacağını bilmediğimiz yollara çıkmanın alemi yok! Yılan mı çıkar çayan mı? Yolun sonunda iyiye mi denk geliriz kötüye mi? Ne demişler: ´´En doğru yol bildiğin yoldur ´´ 16 Nisandaki referandumda yeni anayasa ile ilgili teknik,akademik bir şeyler söylemek mümkündür tabikii de. Bu işi siyasetçilere ve anayasa konusunda yıllarını harcamış insanlara bırakmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Gerçi... Özgür ve demokratik(!) ülkemizde bulunan 160 hukuk fakültesinin hocalarından yeni anayasa ile ilgili çıt çıkmıyor maalesef. Bana kalırsa... Yeni anayasa konusunda fazla tartışılmaya mahal olmadığını düşünüyorum. Aylardır yeni anayasanın tartışılmasına rağmen... Hala oylamaya bir hafta kala kararsızların ve yeni anayasa ile ilgili hiç bir fikri olmadığını söyleyenlerin oranının % 30-40 civarında olması bu düşüncemi doğruluyor sanırım. Kafalar bulanık... Kafa bulandırmaya hiç gerek yok! Çok çetrefilli gibi görünen problemlerin çözümü çok basit aslında. Biz Türk milleti olarak kestirme ve pratik davranmayı severiz. Bir işi ilk önce vicdanımızda tartarız. Geleneksel kültürümüz daha önceki yaşanmışlıkları rehber kabul eder. Bazen bir cümle aylardır tartışılan bir meseleyi kökünden çözer. 16 Nisan referandumunun Türk halkı nezninde çözümü bulunmuştur bana göre... ´´Dimyata giderken evdeki bulgurdan olmaya gerek yok´´ Saygılarımla.