Osman Aydoğan


Dil ve Kültür İlişkisi Üzerine (4)


Bazen de kültürün değişmesiyle zaman içinde Türkçe sözcüklere başka anlamlar da yüklenir olmuştur. Örneğin; ?´kadın´´ ve ?´erkek´´ sözcükleri cinsiyeti belirtir. ?´Bay´´ ve ?´bayan´´ sözcükleri ise unvan sözcükleridir. Bu en basit kuralı bile unutarak sırf cinsiyeti çağrıştırıyor diye ?çünkü kültür artık ?´cinsiyetten´´ utanmaktadır- ?´kadın´´ yerine bir unvanı tanımlayan ?´bayan´´ sözcüğü kullanılmaktadır. Bu nedenle de ?´Kadınlar Voleybol Milli takımı´´ yerine yanlış olarak ?´Bayanlar Voleybol Milli Takımı´´ deyimi kullanılmaktadır. Bu konuya bir başka örnek de ?´aşk´´ ve ?´sevgi´´ sözcüğüdür? Ne yazık ki toplum olarak bu kavramların da içlerini boşalttık, anlamlarını daralttık ve sadece annemizi, kardeşimizi, eşimizi, çocuklarımızı sevdik, sadece onlara ?´sevgili´´ dedik. Cinnete ?´sevmek´´, sahiplenmeye de ?´aşk´´ dedik? Aşk; muhabbettir, şiddetli muhabbettir aşk aslında. Aşk; candan sevmedir. Aşk; bir beklenti olmaksızın karşılıksız sevmedir. Sevgili ise; sevendir, gerçek dosttur. ?´Aşk´´ın, ?´sevgi´´nin, ?´sevgili´´nin ve ?´özleme´´nin cinsellikle hiç bir ilgisi yoktur. Ne yazık ki günümüzde cinnete, ilkelliğe, hayvani duygulara aşk dedik, sevgi dedik. Şems´in, Mevlânâ´nın çağında, zamanında ?´aşk´´, ?´sevgi´´ ve ?´sevgili´´ kavramları gerçek anlamlarıyla kullanılıyordu. Şu dizeleri Mevlânâ Şems için yazmıştır; "Aşk geldi; adeta damarlarımda, derimde kan kesildi... beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin bütün cüz´ülerimi (zerrelerimi) sevgili kapladı. Benden kalan bir ad; ondan ötesi hep O..." Şimdi bakın gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine? Cinayet sebebidir ?´çok sevmek´´? Şu sözü kanıksamışınızdır artık: ?´Çok seviyordum, onun için öldürdüm.´´ ?´Cinnet´´ sözcüğünün karşılığıdır artık ?´sevmek´. ?´Sevmek´´ ve ?´âşık olmak´´ sözcüğünün karşılığıdır artık ?´sahiplenmek´´. Bir kahveye gittiğinizde kadife bir sesle ve mahcup bir şekilde garsona söylenen şu hitabı artık duymuyorsunuzdur; ?´Beyefendi, bir kahve alabilir miyim?´´ Bu ifade yerine duyduğunuz muhtemelen kaba ve borazan bir sestir; ?´Hey garson, bir kahve getir!´´ Bu her yerde böyle hale gelmiştir; çarşıda, pazarda, toplu taşımada, trafikte, siyasette, işyerinde, okulda, sırada? Çünkü artık kültürde nezakete yer kalmamıştır. *** Türk Dil Kurumu da Türkçenin gelişimi için yetersiz kalmaktadır. Türk Dil Kurumunun yayınladığı ?´Türkçe Sözlük?? ve ??Yazım Kılavuzu?? ne yazık ki Türkçeye yeterince hitap edememektedir. Türk Dil Kurumunun yayınladığı ?´Türkçe Sözlük??ün içi Fransızca ve İngilizce sözcüklerle doludur. Hâlbuki bu sözcükler ?´Yabancı Sözcükler Sözlüğü´´ olarak ayrı bir sözlükte yayınlanmalıydı? Türk Dil Kurumu tarafından Türkçeyi Türkçe yapan a, i ve u harfleri üzerindeki şapkaların çoğu kaldırılarak sözcükler anlamsızlaştırılmıştır. Türkçedeki a, i ve u harfleri üzerindeki şapkaların önemi üzerinde bir örnek vermek istiyorum. İşyerimde önüme bir vatandaşımızın bir dilekçesi geldi. Vatandaşımız soyadını değiştirmiş, kayıtlarda yeni soyadının düzeltilmesini istiyordu. Vatandaşın eski soyadı: ??Karadana??. Şapkalı olsaydı ??Karadânâ?? olacaktı? Dânâ; âlim demek... Dânâ-yı Yunan; Eflatun?dur. Kara da ?´büyük´´ demek. Vatandaşımızın soyadı aslında ??Büyük âlim?? demek? Bilmediği için bu güzel soyadını değiştiriyor vatandaş? *** Dilimizi Türkçeleştirirken de yanlışlıklar yapılmıştır. Arapça olan ?´tayyare´´ mükemmel bir şekilde Türkçeleştirilip ?´uçmak´´ fiilinden türeterek ?´uçak´´ yapılmış ancak bu uçağı uçuracak kişiye berbat bir şekilde ?´pilot´´ denilerek, bu şekilde uçak ile onu uçuran arasındaki bağ koparılmıştır. Bu bağ koparılarak bu dili kullanan insanın dil yoluyla kazanacağı analitik düşünme özelliği de köreltilmiştir. Dilimizi Türkçeleştirilirken eski sözcükler de ata ata dil sığlaştırılmıştır. Örnek olarak; ?´Birinci Dünya Harbinde Çanakkale muharebelerindeki Arıburnu mücadelesi´´ diye ifade edildiğinde üç boyuttan bahsedilmektedir (harp, muharebe ve mücadele). Arapça bir sözcük olan ?´harp´´ karşılığı Türkçe ?´savaş´´ iken, yine Arapça bir sözcük olan ?´muharebe´´ ve ?´mücadele´´ sözcüklerine Türkçe sözcükler üretilmemiştir. Yukarıda verdiğim örneği ?´Birinci Dünya Savaşında Çanakkale savaşındaki Arıburnu Savaşı´´ diye söylendiğinde üç boyutlu bir dünyadan tek boyutlu bir dünyaya inerek düşünce yoksulluğu yaratılmıştır.