Osman Aydoğan


Dil Bayramı´mızı kutlarken!... (3)


Wittgenstein´nın esas görüşü şudur: ?Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.? Wittgenstein´in dil üzerine diğer görüşleri de şu şekildedir; Dil, yalnızca taşıt değil, aynı zamanda şofördür. Dil, yollardan oluşan bir dolambaçtır. Bir yönden geldiğinde yolunu bilmektesindir; aynı yere başka bir yönden geldiğindeyse yolunu kaybetmişsindir artık. Dil dünyayı resmeder. Tümcelerin toplamı dildir. Dil düşünceyi örter. Bütün felsefe dil eleştirisidir. Bir de şunu söylerdi Wittgenstein; ´´Düşünülebilir olan her şey olanaklıdır da!´´ *** Dil konusunda üçüncü olarak da Arap dünyasından Kıpti kökenli Mısırlı yazar ve dilbilimci Selâme Mûsâ akla gelir. Prof. Dr. Bedrettin Aytaç ?´Selâme Mûsâ ve Arap Dili Üzerine Görüşleri´´ isimli çalışmasında Mûsâ?nın ??El-Belâga´l-Asriyye ve´l-Luga´l-Arabiyye?? isimli kitabında yer alan görüşlerini de şu şekilde verir: ??Kelimelerine önem vermeyen, yenilemeyen ve yeni kelimeler türetmeyen bir millet, sahte paranın dolaşımına izin veren bir milletten daha kötü durumdadır. Çünkü biz maden ya da kâğıt paralarla bedenin, kelimelerle ise ruhun ihtiyaçlarını satın alırız. ? Selâme Mûsâ´ya göre, Arap diline ilişkin, günümüz Türkiye´si için dile getirilebilecek bir konu da yenilemenin olmamasından dolayı ?fosilleşmiş? kelimelerin varlığıdır. Böyle kelimeler de çeşitli zararlara neden olmaktadır. Mûsâ, bu görüşlerini şöyle dile getirir: ?Dildeki fosiller içinde Yukarı Mısır´ın bazı ilçelerinde kullanılan kan, öç, ırz kelimeleri vardır. Bu kelimeler, her yıl yaklaşık üç yüz kadın ve adamın öldürülmesine neden olmaktadır.? Dili kültürün esası olarak gören Mûsâ´ya göre, kültürü geliştirmenin yolu da dili geliştirmekten geçmektedir: ?Dilin temeli kültürdür. Çökmüş bir dille gelişmiş bir kültür ve donuk bir dille hareketli bir kültür yaratmak kesinlikle mümkün değildir.´´ Selâme Mûsâ´ya göre yenileşen dil düşünceyi de yenileştirecektir. Çünkü bireyin özgürce düşünmesi ve düşünceyi özgürce açıklaması için tek araç dildir. Burada da Mûsâ, W. Von Humboldt´un dil-kültür ilişkisine dair görüşlerinin benzerini savunmaktadır. Kapitalizm sayesinde bedenimizin ihtiyaçlarını belki yeterince karşılıyoruz, ancak ya ruhumuzun ihtiyaçları? Ülkemizdeki onca kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddetin sebebi üzerinde hiç düşündük mü? *** Türkçe´de dil ve kelimeler konusunda kendisinde bir ?´nicelik´´ ve kullanımında ise bir ?´nitelik´´ sorunu vardır. Türkçe´nin kendisindeki ?´nicelik´´ sorunu? Nasıl ki günümüzde tarım alanlarının ve sulak alanların azalması, aşırı kullanma, kirlenme, bilinçsiz tarım, küresel ısınma ve nüfus artışı gibi nedenlerle ülkemizdeki ?´biyoçeşitlilik´´ azalıyorsa farklı nedenlerle de zihnimizi besleyen kullandığımız kelimeler de azalmış ve azalmaktadır. 19. yüzyılda hazırlanmış bir Osmanlıca - İngilizce sözlük (?´Redhouse ? Osmanlıca İngilizce Sözlük ve Gramer Kitabı´´; Osmanlıca ? İngilizce sözlük niteliğinde Osmanlıcadan İngilizceye yapılan ilk ve kapsamlı lügattir. 1890´da 12 cilt halinde yayımlanır. Sir James W. Redhouse´ın el yazması olan eserinin orijinal bu gün British Museum´da dır.) 150.000 kelime içerirken, şimdi en babayiğit Türkçe - İngilizce sözlük en fazla 30.000 kelime içermektedir. Kaybettiğimiz 120.000 kelime ne idiler? Kaybettiklerimiz sadece kelimeler değildiler ki! Kaybettiklerimiz; sanatımızdı, edebiyatımızdı, felsefemizdi, tarihimizdi, kültürümüzdüler, ufkumuz, âfâkımız, düşünme kapasitemiz, muhakeme yeteneğimizdiler, nezaketimizdiler, letafetimizdiler, sevgi ifademizdiler! Bizi bırakıp da gittiler... Bunun neticesi ne mi olmuştur? Yapılan bir araştırmaya göre; ilkokulu bitiren bir öğrenci ABD´inde 71.000, Almanya´da 60.000 civarında sözcük ile karşılaşıyor. Bu miktar Suudi Arabistan´da ise 12.000 civarındadır. Bizde ise bir öğrenci ilkokulu bitirdiğinde 6.000 civarında bir sözcükle karşılaşıyor. Bu mukayese Türkçedeki sözcük hazinesinin ne kadar yoksullaştığını ve yoksunlaştığını gösteriyor.