Osman Aydoğan


Dersu Uzala... (3)


Viladimir Arseniev´in Dersu Uzala hakkında kaleme aldığı kitapla anlattığına göre Arseniev ile Dersu Uzala 1902´den 1907´e kadar Ussuri ormanlarında kilometrelerce yol alırlar. Bu geziler her ikisini de çok iyi ve yakın dostlar haline getirir. Keşif gezilerinin bittiği 1907´de Arseniev gözleri artık eskisi kadar iyi görmeyen ve bu haliyle avcılık yaparak hayatta kalması neredeyse imkansız hale gelen Dersu´yu Kabarovsk´daki evinde birlikte yaşamaya davet eder. Dersu Uzala Yüzbaşı´nın teklifini bu sefer kabul eder. Arseniev´in evine şehre gelmiştir Dersu Uzala. Bir süre evde Arseniev´in misafiridir. Bir gün eve sucu gelir. Dersu suya para ödeyen Arseniev´in karısına "Niye suya para ödüyorsunuz? Su çok var; nehirlerde, göllerde, yağmur yağdığında. Bu adam bir hırsız!" deyip sucuya saldırır... Arseniev´in evi içinde bir masaya çarpar Dersu Uzala... Ve masadan özür diler Dersu Uzala... Çünkü ormanda bir ot çiğnese ondan özür dileyecek yapıdadır Dersu Uzala... Dersu Uzala için bir ağacın, bir odunun, bir karıncanın, bir yaprağın bir insandan hiç farkı yoktur... Dersu Uzala bir gün Yüzbaşı´ya bu kibrit kutusu gibi evlerde nasıl yaşayabildiklerini sorar... O kış şartlarında evin bahçesine çadırını kurar ve bir süre orada yaşar Dersu Uzzala... Dersu Uzala, Yüzbaşı´ya (Arseniev) minnettar olmakla birlikte dört duvar arasında ikamete ve şehrin boğucu ortamına daha fazla tahammül edemeyerek ayrılmak ister. Arseniev, Dersu Uzala´nın gitme isteğini üzüntüyle karşılar ancak ona engel olamayacağını anladığında orman koşullarında iyi bir tüfeğin kıymetini bildiğinden kendi tüfeğini hediye ederek onu yolcu eder. Shakespeare trajedilerinde, perde kapanırken sahnede kan gölü oluşurdu. Kurosawa da kaderin kahpe cilvesini Shakespeare´vari bir ustalıkla sona saklar: 1908 baharında dostu "kapitan"a veda eden Dersu Uzala, Primorsky Krai´de Amur bölgesine, kendi anayurdu olan Ussuri Nehri´nin kaynağına doğru yayan yola koyulur. Ancak Kabarovsk yakınlarındaki Korfovski istasyonunun yakınlarında elindeki kaliteli tüfeğini almak isteyen bir hırsız tarafından katledilir. Arseniev´in ifadesine göre öldürüldüğü tarih 13 Mart 1908´dir. Filmin final sahnesinde, Yüzbaşı´nın o boynu bükük, o kolu kanadı kırık halini hatırladıkça hala sızım sızım sızlar içim... Günümüzde Dersu´nun öldürüldüğü yerden çok uzak olmayan bir yerde, Korfovski köyünde onun hatırasına granit bir kaya yerleştirilmiştir. Bu kayanın etrafında da öğrenciler tarafından dikilen çam ağaçları bulunmaktadır. Filmi orijinal diliyle izlerseniz Dersu Uzala´nın konuştuğu Moğol dili içinde bir çok kelimenin Türkçe olduğunu görürsünüz.. Ve görürsünüz ki sanki eski bir Anadolu bilgesiydi Dersu Uzala... Ve filmi izledikten sonra görürsünüz ki günümüzde kirlenen sadece hava, toprak ve su değildi: İnsanın ruhu kirlenmişti günümüzde, insanın ruhu! Günümüzde kirlenen insanın ruhu idi hiçbir deterjanın temizleyemediği... Ve insan ruhunun kirlenmeden önceki haliydi Dersu Uzala... Ve filmin benim için çok daha fazla bir anlamı var: Sanki Yüzbaşı Arseniev bendim, Dersu Uzala da Şehriyar... Nasıl anlatsam bilmem ki, bir başka nasıl örtüşürdü Desru Uzala´ya Şehriyâr? Yüzbaşı Arseniev için Mançurya Ormanlarındaki Dersu Uzala neyse, benim için de Kâbil´de, Celâlâbâd´da, Hindikuş Dağlarında oydu Şehriyâr.. Hani bugün Pazar ya... Hava da ülke gibi, ülkenin, dünyanın gündemi gibi kapalı, kasvetli, boğucu ya... İşte böyle bir zamanda içinizin, ruhunuzun, gönlünüzün açılması için gün boyu evde kalıp izlenebilecek bir filmdir Dersu Uzala!