Osman Aydoğan


Dersu Uzala... (2)


Birgün ormanda bir kaplan kafileyi takip eder. Kaplanın vurulma riski vardır. Dersu kaplanla konuşur, kaplana vurulmasın diye kaçması için yalvarır, bağırarak söyler kaplana; ´´Neden bizi takip ediyorsun? Bizim seninle işimiz yok bu tayga hepimize yetmez mi? Ormanda yeterince yer yok mu?" Dersu ormanda hiç suçu olmayan kaplanı yanlışlıkla öldürdüğü için doğa ananın adaletinde kendisinin de cezalandırılacağını düşünür. Vicdan azabının hükmünü doğa anaya bırakır. Bu nedenle kendini her gün bir parça daha yer, bitirir. Bir gün Yüzbaşı´yla beraber tabiatın vahşi pençeleri arasında kalakalınca bir an bile bocalamaz ve hayata sımsıkı sarılır Dersu Uzala. Kendisi ayakta kaldığı gibi Yüzbaşı´sını da ölümden kurtarır. Dersu Uzala´ya bir hayat borçlu olan Yüzbaşı, minnetle teşekküre hazırlanırken Dersu Uzala son derece aldırışsız, şöyle der: ´´Beraber geldik, beraber çalıştık, teşekkür gereksiz." Yüzbaşı, görevi bitip dağlardan ayrılırken Dersu Uzala´ya onu da şehre götürmek istediğini söyler. Yüzbaşı gerçekten bu yaşlı adamı sevmiştir. Yarım ağızla yapılan tekliflerden değildir yaptığı... Şehri düşünürken Dersu´nun yüzünün aldığı imrenme hali görülmeye değerdir. Fakat o, dağlarda kalmayı seçecektir. Kendisine para vermeyi teklif eden Yüzbaşı´ya teşekkürlerini bildirirken "alınteri" ile kazanmanın her şeyden daha yüce olduğunu söylemez ama hal ve hareketleri bunu bağırmaktadır. Avlayacağı somonları satarak kazanacağı paraların kendisine yeteceğini düşünmektedir çünkü o. Yüzbaşı, beş yıl sonra görev için kendini tekrar dağlarda bulduğunda içinde hep Dersu Uzala´yla karşılaşma ümidi vardır. Rütbesine ve karşısındakinin kim olduğuna bakmaksızın Dersu Uzala´yı arar. Yüzbaşı, Dersu Uzala´yı bulduğunda ona hasretle sarılır. Yüzbaşı Arseniev ile Dersu Uzala´nın ormanda karşılaştıklarında birbirilerine koşmaları ve sarılmaları esnasında sanki insan annesini, babasını, kardeşini, eşini, çocuğunu bundan daha fazla bir özlemle sarılamayacağı hissine kapılır. Konuşurlarken Yüzbaşı Dersu Uzala´ya ?´somon bulup bulamadığını´´ sorar. Ne de olsa aradan epey zaman geçmiştir. Dersu Uzala ise, ?´çok somon bulduğunu ve iyi para kazandığını´´ söyler. ?´Peki, paraları ne yaptığını´´ soran Yüzbaşı´ya Dersu Uzala, ?´onları emanet için bir tüccara verdiğini, onun da paraları kaybettiğini´´ anlatır. Bunları anlatırken, hayata boşvermiş bir ruh haliyle, giden paraya yanmanın anlamsızlığını çağrıştıran bir gülümseme de fırlatır havaya. Kafaya takmadığı bellidir, sonra da bunun lafını hiç etmez. Üzüntüsüne dair hiçbir emare göstermez. Dersu Uzala rolünü hakkını vererek başarıyla canlandıran 1999 yılında hayata gözlerini yuman sanatçıydı Maksim Munzuk? Maksim Munzuk´un Rus Yüzbaşı bağırarak arayışı vardı vadilerde ve dağlarda yankılanan : ´´Kapitaaan, Kapitaaaaaaaaaaaaaaan!´´ Sanırsınız ki Ferhat Şirin´ine, Kerem Aslı´sına, Mecnun Leyla´sına böylesine bir özlemle bağırmamıştır. Kar fırtınasındaki ot toplama sahnesi vardı Dersu Uzala´nın... Yüzbaşının Rus aksanıyla çaresizce "Dersu" demesi da ayrı bir hoş duygudur... Dersu Uzala ateş başında bir şarkı söyler? O şarkıda Dersu Uzala sanki tüm bir hayatı anlatır. Filmdeki müthiş diyaloglardan sadece bir tanesiydi: Yüzbaşı sorar Dersu Uzala´ya: ´´Bir şey mi arıyorsun?´´ Yüzbaşı: ´´Evet, bir mezarı.´´ Dersu Uzala cevap verir: ´´Burada henüz kimsenin ölmeye vakti olmadı...´´