Oğuz Gümüşkaynak


Deniz Gezmiş...


Hatırladınız mı yakın bir tarihte devletin bütün güvenlik kademelerinde çalışmış son olarak bir siyasi partinin genel başkanlığını da yapmış Mehmet Ağar sanki pişmanlık duymuş vicdan azabı çeken bir insanının söylemlerine yakın söylemlerle geçmişindeki eylemlerinden vicdan azabı çekiyormuşçasına itiraflarda bulunuyordu. Diyor ki geçmişte çok solcu öldürdük ama hepsi pırıl pırıl insanlardı. Değil ellerinde silah bir tek bıçak bile yoktu. Pırıl pırıl fikirleri vardı Deniz Gezmiş´in Sivas´ın Şarkışla ilçesinde yakalanıp Kayseri´ye getirildiğinde gece yarısı apar topar hükümet konağına getirilip dönemin valisi Abdullah Asım İğneciler´in makamına çıkarıldığında Abdullah Asım İğneciler yıllar sonra diyor ki ben karşımda serseri kılıklı eşkıya tipli katil suratlı bir kişiyi bekleyip hakaret etmek için sabırsızlanırken birde baktım ki uzun boylu yakışıklı düzgün konuşan beyfendi birini gördüm. Bu kişiden etkilenmemem mümkün değildi. Yıllar sonraki ifadelerinde bu geçiyor ve o Abdullah Asım İğnecileri Türkiye´de ilk devlet terörünün Kayseri´deki TÖS olaylarındaki yaratıcısı aslında yaşıyorsa TÖS olaylarını da sormak lazım. Tabi geçenlerde Deniz Geçmiş´in doğum günüydü sosyal medyada sivil toplum kuruluşlarında bir çok anma etkinlikleri oldu kimine göre eylemler yaptığı yıllarda şehir eşkıyası kimine göre bu günkü aynı kafaya göre terörist ama sevenlerinin gönlünde o bir kahraman. Samsun´dan Ankara´ya kadar Türk bayrağının altında Atatürk posterleriyle dağ başını duman almış marşıyla yürüyen idam sehpasında bile yaşasın tam bağımsız Türkiye yaşasın halkların kardeşliği diyen yaptığınız eylemlerden pişmanız deyin sizi affedelim diyen devlet yöneticilerine hayır deyip sehpada altındaki sandalyeye tekme atan kişilerdi deniz gezmiş ve arkadaşları. Yıllar geçti idam edenler idamına onay verenler herkes ama herkes unutuldu ama Deniz Gezmiş ve arkadaşları hala yaşıyor ve hala unutulmadı. Hani derler ya ölür gidersin kimi toprağa kimide yüreklere gömülürmüş soruyorum Deniz Gezmiş ve arkadaşları hala yüreklerde gömülü değil mi?