Osman Aydoğan


Coğrafya Kaderdir (3)


Bu savaş neticesinde, Fırat Nehrinin batısı kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine geçti. Batılılar, Osmanlı Devleti´ni mağlup edip, İstanbul´a tekrar hakim olamayacaklarını kesin olarak anladılar. Anadolu birliğinin Osmanlılar tarafından sağlanacağı kesinleşip, Orta-Doğu yolu açıldı. Akkoyunlu ülkesinde taht mücadelesi başlayıp, hanedan parçalandı. Karamanlı ülkesi, Osmanlı hakimiyetine geçti. Otlukbeli Zaferi öncesi ve sonrası, tecavüzlerini arttıran Haçlı korsanlarının Akdeniz ve Ege sahillerindeki saldırıları da neticesiz kaldı. Venedikliler de anlaşma istemek zorunda kaldı. Büyük tarihçiler hayatın ileriye doğru yaşandığını ancak geriye doğru anlaşıldığını, geleceğe ilişkin öngörülerin kökleri tarihte olan ve buradan beslenen bitkiler gibi olduğunu söylerler. Ve İbn-i Haldun o meşhur Mukaddemesinde derdi ki: ?Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer Bu savaştan günümüze çıkarılacak üç ders vardır. Birincisi şudur: Eğer ülkenizin bir kenarında bulunan bir güç Batıdaki büyük devletlerle ittifak ilişkisi içine giriyorsa bekanız tehdit altında demektir. Bu güç ister bir devlet olsun isterse silahlı bir güç olsun. Tarih bize silahlı güçlerin güçlenerek zamanla devlete dönüştüğünü göstermektedir. Girişte anlattığım gibi Otlukbeli Savaşı öncesi Uzun Hasan, tek başına Osmanlıları mağlup edemeyeceğini bildiğinden, kendisine müttefik aramıştı. Neticede, Batıda Haçlı devletleri ve Doğuda hâkimiyet mücadelesi veren Türk devlet ve beyleriyle anlaşmıştı. Venedik, Papa ve Napoli, ittifak teklifleri neticesinde, ateşli silahlar ve bunu kullanacak usta ve asker gönderip Uzun Hasan´ın yanında yer almışlardı. Değişen nedir ki? PKK (PYD) tek başına Türkiye´yi mağlup edemeyeceğini bildiğinden, kendisine müttefik aramıyor mu? Neticede, Batıda Haçlı devletleri -pardon AB ve ABD, Doğuda hâkimiyet mücadelesi veren Kürt aşiret beyleriyle anlaşmıyor mu? Venedik, Papa ve Napoli -yine pardon- AB ve ABD ittifak teklifleri neticesinde, ateşli silahlar ve bunu kullanacak usta ve asker gönderip Uzun Hasan´ın ?affola yine pardon ? PYD´nin yanında yer almıyorlar mı? Hani İbn-i Haldun söylerdi ya ?Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.? Ve ikinci ders: Otlukbeli meydan muharebesi yapıldığı sırada yakın doğuda bulunan üç büyük İslam devleti vardı. Bunlardan biri; Osmanlı devleti, ikincisi Akkoyunlu devleti, üçüncüsü de Mısır´da Memluk Devleti idi. Osmanlı ne yapmıştı Akkoyunlu Devleti ile savaşmadan önce? Osmanlı, Mısır Memlûkları ile anlaşma yaparak, Akkoyunlular ile ittifaklarını önledi. Eğer büyük devletlerden müttefikleriniz yoksa ve dünyanın bütün büyük güçlerini ve komşularınızı karşınıza almışsanız sonunuz hüsran oluyor demektir. Gelelim üçüncü ve en önemli derse: Günümüzde de çok tartışılıyor ya: Türk Birliği, İslam Birliği, mezhep birliği veya ittifakı gibi kavramlar? Mesele, Türklük, Müslümanlık ve hatta Sünnilik olmuş olsa idi zaten bu savaşlar olmaz idi... Her iki tarafta da aynı niteliklere sahipti; Türktü, Müslümandı, Sünni idi.... Tarih boyunca aynı kavim, aynı din, aynı mezhep mensupları pek çok kez birbiri ile savaşmış, dahası birbirlerine karşı başka kavim ve din mensupları ile ittifak içine girmişlerdir. Yani ırka, dine ve mezhebe dayalı ittifakların hayalini kurmak ve buna göre politika oluşturmak ülkeyi felakete götürecek ham bir hayalden ibarettir... Gelin yine son sözü İbn-i Haldun´a bırakalım: ?´Coğrafya kaderdir!´´ Yani der ki İbn-i Haldun bu iki kelimelik strateji ilkesini anlayamayan günümüz Türk politikacılarına: Politikalarınızı ırka, dine, mezhebe göre değil; coğrafyanıza göre belirleyin! Ve gidin öncelikle coğrafyanızla barışın! Çünkü coğrafyasıyla barışık yaşayanlar huzur içinde ve uzun yaşarlar...