Osman Aydoğan


Çingeneler Zamanı -4-

2009 yılında Türkiye Suriye ortak kabine toplantısı yapılırken bugün Suriye düşmanlığı yapılıyor


2009 yılında Türkiye Suriye ortak kabine toplantısı yapılırken bugün Suriye düşmanlığı yapılıyor… Suriye politikasında ‘’cihat’’, ‘’fetih’’, ‘’kızılelma’’ vb. söylemlerle dış politika iç politikaya alet ediliyor FETÖ ile mücadelede erler, askerî öğrenciler, marabalar içerdeyken FETÖ’nün ağababaları ve FETÖ’nün siyasi hamileri babalar gibi dışarıda geziniyor…   Eğitimden Emniyete, Diyanetten Sağlığa T.C.’nin tüm kurumları tarikatlara teslim ediliyor.. Türkiye; BOP esbaşkanlığından ABD düşmanlığına, Patriot’dan S-400’e, ABD’den Rusya’ya, AB’den Avrasya’ya doğru savruluyor… Kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri, hayvanlara yapılan eziyetler, özellikle kurban kesim esnasında yaşanan vahşetler… Sakın ola ki bütün bunları ayrı ayrı değerlendirmeyin. Bütün bu saydıklarım bir bütünün, tek bir tanımın parçalarıdır: Oda sosyal entropidir… Bu tehlikeden çıkışın acil yolu ülkeyi yönetenlerin en kısa zamanda ülke içinde sosyal ve siyasal bir uzlaşmaya varması ve bunu da psikolojik olarak desteklemesi, ülke dışında ise bütün komşu ülkelerle dostluk ilişkilerini ve büyük güçlerle ittifak ilişkilerini gerçekleştirmesidir. Uzun vadede ise ülkeyi boğmakta olan dışlayıcı, ayırımcı, kinci, mezhep ve etnik söylemlerden uzaklaşarak toplumun tüm kesimlerini kucaklayıcı politikalarla tekrar çağdaş, laik, sosyal ve hukuk devletine geri dönmektir. Aksi takdirde sürekli öykündükleri Osmanlı cihangirâne bir devlet çıkarırken bir aşiretten, bunlar çağdaş bir devleti bu gidişle bir aşirete dönüştüreceklerdir.   Savrulan bir sarkacın sağında veya solunda olmanın, daha açık ifade ile bedevi veya medeni olmanın, A partisini veya B partisinin taraftarı olmanın hiçbir değeri ve önemi yoktur. Çünkü Tarihin sarkacı, geçmişte hiç olmadığı kadar insafsızca karanlığa doğru savrulmaktadır. Zaten haber verirdi geleceği İbn-i Haldun bahsi geçen o muazzam eseri Mukaddime’sinde: “Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.” Ve İbn-i Haldun girişte anlattığım gibi devleti kuruluştan çöküş aşamasına kadar beş safhada inceler ve son safhasını da; sefahat, israf ve çöküş safhası olarak nitelerdi. Girişte bahsettiğim ‘’Çingeneler Zamanı’’ filminde film kahramanı Perhan: "Kendime yalan söylediğimden bu yana artık kimseye inanmaz oldum" derdi… Biz de kendimize yalan söyleyeli beri dışarıda hiçbir dostumuz kalmadı… Yine filmde halası Perhan’a şöyle derdi: "Oğlum, sana diyeceğim; hayat bir hiledir. Yarın sabah, kader seni dibe batırabilir." Hep korkulan ve beklenenlerin olması sadece filmlerde olmaz… ‘’Gılgamış Destanı’’ bu topraklardan çıkmıştır. Ülkesi için kaygı duyanlara ve bu ülke yönetiminden sorumlu olanlara duyurulur… Zaman Çingeneler zamanı değildir. Zaman düşünme ve aklıselimle hareket etme zamanıdır.