İnsanların hürriyetinden yoksun bırakıldığı mahaller çok geçmiş zamanlara dayanmaktadır. Geçmiş zaman ve günümüzdeki bu mekanların birbirinden farkı fonksiyon açısından dikkat çekmektedir. Ortaçağda ceza kavramı, hayata ve vücut bütünlüğüne karşı cezalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak devamında hürriyeti bağlayıcı cezaların ve bu cezaların uygulanma konusunda mekan problemi yaşanması cezaevlerinin çıkış noktası olacaktır. Sonuç olarak hürriyeti bağlayıcı cezaların ve cezaevlerinin ortaya çıkması birbirini doğurmuş durumlardır.Ceza infaz kurumunun hangi ülkede kurulmuş olduğu dün olduğu gibi bugün de tartışmalı bir konudur. Bir kesim ilk infaz kurumunun 1595 yılında Hollanda’nın Amsterdam şehrinde inşa edildiğini ileri sürerken, diğer bir kesim ise bu ülkenin İtalya olduğunu düşünmektedir. Sonuç olarak ortada henüz açıklığa kavuşmuş bir durum yokken bir iddiada bulunacaksak daha titiz davranmamız gerekir. Cezaevlerinin ve hapis cezalarının tarihçeleri birlikte incelenirse bizi daha sağlıklı sonuçlara ulaştıracaktır. Sebebi cezaevleri ve hapis cezalarının bütünleşmiş olmasıdır. Ceza infazının tarihçesini, yaptırım türlerini dikkate alarak üç dönemde değerlendirmek mümkündür. Ortaçağın ilk dönemlerinde tek ceza aracı olarak kefaret ve para cezaları uygulanmaktaydı. Ortaçağın sonlarında ise, bedene yönelik vahşice yaptırımlar ve hayata yönelik cezalar uygulanmaktaydı. 17. yüzyılda ise, artık bir suçun karşılığı hürriyeti bağlayıcı cezalar olmuştu.