Osman Aydoğan


Bursa Ulu Cami

Benim bu tanıtımım Ulu Cami’nin farklı bir özelliği ile olacak…


Bursa Ulu Cami

Ramazan ayı vesilesiyle İslam üzerine, İslam edebiyatı, İslam tarihi, İslam düşünürleri, İslam felsefesi, camileri ve menkıbeleri üzerine yazacağımı ifade etmiştim… Bugün de herkeslerin bildiği bir camiyi, Bursa Ulu Cami’sini tanıtacağım…

Benim bu tanıtımım Ulu Cami’nin farklı bir özelliği ile olacak… Ancak benim Ulu Camii’nin bu özelliğini anlatabilmem için kısa (!) bir giriş yaparak Arapça’daki ‘’vav’’ harfini anlatmam gerekiyor… Şimdi diyeceksiniz ki Bursa Ulu Cami ile Arapça'daki ''vav'' harfinin ne ilişkisi var? Ama demeyin, sabredin...

Arapça ''vav'' harfi...

Türkçe’de “ve” diye seslendirdiğimiz harfe Arapça’da “vav” denir. Arapça’da on yedi tane farklı anlamda “vav” vardır.

‘’Ve’’ bizde sadece bağlaçken bu anlamdaki ''ve''ye Arapça’da ‘’atıfa’’ denir: ‘’Vav-ı atıfa’’. ’Vav-ı atıfa’’ basit, ‘’ve’’ demek. Burayı hızlı geçelim… Arapça’da bir de ‘’yemin vav’’ı var: ‘’Vav-ı kasem’’. ‘’Vav-ı kasem’’i biraz uzun anlatmam gerekiyor:

''Vav-ı kasem'': Herhangi bir kelimenin, çok defa Allah isminin evveline gelerek, yemin için kullanılan ‘’vav’’ harfidir. Türkçe’ye “andolsun, yemin olsun” şeklinde tercüme edilir… ‘’Vav-ı kasem’’, yani ‘’yemin vav’’ı, arkasından dikkatlerimizin çekilmek istendiği önemli bir şeyin geliyor olacağını haber eder... Kur’anı- Kerim’de çoğu vakitler üzerine -kuşluk vaktine, fecre, geceye, gündüze (vel-fecr, ve’d-duha, ve’n-nehâr, ve’l-asr, ve’l-leyl…) ve bunların alametleri sayılan güneşle aya yemin edilir. Asr sûresinde, mutlak mânâda zamana yemin edilerek, akıp giden vakti dikkatle değerlendirmesi konusunda insanoğlu uyarılır.

’’Vav-ı kasem’’ için bir örnek ‘’Duhâ’’ sûresidir. Duhâ sûresi, sûre ’'Ved duhâ’’ ile başladığı için genellikle ‘’Ved duhâ sûresi’’ diye de anılır. Duhâ, kuşluk vakti demektir.  Ved duhâ: ''Andolsun kuşluk vaktine'' mealindedir...

Hatta bu konuda (ved duhâ) bir de fıkra bile var…

Geçmiş zamanda, medresenin sınav günü gelip çatar. Mollalar sıra ile sınav ekibinin önüne diz çöküp yöneltilen sorulara yanıt veriyor. Sıra bizim mollaya gelince ser mümeyyiz (baş gözetmen) sormuş: ''Ved duhâ’nın vavı, ‘’vav-ı atıfa’’ (bağlaç) mı yoksa ‘’vav-ı kasem’’ (yemin vav’ı) mı?''

Molla büyük bir ciddiyetle “vav-ı atıfa” (bağlaç) demiş. Baş ayırtman yüzünde oluşan gülücüklerle ''aferin evladım, demiş çıkabilirsin.''

Mümeyyizler şaşkın. Çünkü cevap yanlış. Biri dayanamayıp “yanlış söyledi ama siz aferin dediniz” diye itiraz edecek olmuş. Efendi hazretleri nedenini açıklamış: ''Yahu siz bilmezsiniz. Ben bunun babasını da sınava çekmiştim. O 'ved duha’da 'vav' yoktur' diyordu...''

Bu fıkrada sağa sola atılacak mebzul miktarda taş vardır ama neyse biz mevzuyu dağıtmadan dönelim konumuza…

'’Vav’’ harfi Arapça’da ‘’vâv’’ diye okunur ve Arap alfabesinin yirmi altıncı, Osmanlı alfabesinin ise yirmi dokuzuncu harfidir. Arapça ve Farsça sözcüklerin yazımında ‘’vav’’ harfi v, o, ö, u, ü harflerinin bugün karşıladığı sesler için kullanılır… Türkçe sözcüklerdeki o, ö, u, ü sesleriyse “vav"la değil, harekeyle (zemme ya da ötre) gösterilir…

Ancak Arapça'daki ‘’vav’’ ile bilgi bu kadar değildir. Arapça'da ve Divan edebiyatında ''vav'' harfinin daha derin dînî, felsefi ve sanatsal anlamı vardır. Hazır ''vav'' harfiyle yola çıkmışken, Bursa Ulu Cami'ye de gelmeden bunlara da kısaca değinmek istiyorum...

Divan edebiyatında ''vav'' harfi...

Divan şiirinde harflerin yeri hiç şüphesiz çok büyüktür. Harfler Divan şiirinde aşkı, âşıkı ve mâşuku anlatmak ile mükelleftir. Bunu hem birbirleriyle olan temasları sonucu yazı şeklinde ortaya koyarlar, hem de her harfin sahip olduğu şekil aşkı, âşıkı ve mâşuku bize hatırlatır. Mesela ‘’elif’’ harfi kendisinden sonra gelen hiçbir harfle birleşmediği için kesrete/çokluğa bulaşmamış olarak yorumlanır. Bu harf başlangıç harfidir ve Allah’ı sembolize eder. Başlangıç Allah olduğuna göre, her şey O’ndan sonradır.

Divan edebiyatında başka bir harfimiz ise ’’sad’’dır. ‘’Sad’’ harfi sevgilinin gözünü simgeler. Bu harfin noktalısı olan ‘’dat’’ ise sevgilinin gözünün üstündeki ‘’ben’’dir. ‘‘Nun’’ harfi ise sevgilinin ebrularını yani kaşlarını simgeler. ‘’Nun’’ harfi çok kavisli olduğundan kemanı andıran ebrular bu harfte vücud bulmuş gibidir. ‘’Cim’’ harfi sevgilinin yanağıdır. ‘’Cim’’ harfinin ortasındaki nokta ‘’ben’’dir. Sevgilinin ağzı ‘’mim’’dir. Çünkü sevgilinin ağzı ‘’mim’’ harfinin yuvarlağı kadar küçüktür. ‘’Mim’’, ''yokluk'' demektir. Dudak tasavvufta ''yokluk'' anlamındadır. 

Divan edebiyatında "vav" harfinin, sevgi ve vefaya delalet ettiği söylenir…

''Vav'' harfinin dînî anlamı...

‘’Vav’’ harfi, ebced hesabında 6 rakamına denk gelmektedir. (Ebced hesabı, alfabetik bir sayı sistemini kullanarak, kelimelerin sayısal değerinin hesaplanmasına denilmektedir.) Bu 6 rakamı ise imanın altı şartını işaret etmektedir. İki “vav” yan yana geldiğinde ise, 66’ya tekabül eder. “Allah” lafza-i celalinin müfredatı da 66'dır. Aynı şekilde “Lâle ve Hilâl” de 66’ya tekabül etmektedir. Bazı Allah dostlarına göre, iki “vav” Allah’ı sembolize eder. Çünkü ebced değerleri aynıdır. Halk arasında "İşini 66’ya bağlamak’’ (Allah'a havale etmek) tabiri de buradan gelmektedir…

‘’Vav’’ harfi, aynı zamanda Allah’ın vâhid (bir) ismini ve birliğini simgelemektedir. Yani vahidiyeti, vahdaniyeti bildirir. Vâhid (tek ve eşsiz) olan; eşi benzeri olmayan, ortağı bulunmayan, tek İlah olan, kendisinden başka ilah bulunmayan, sıfatlarında ve işlerinde asla benzeri olmayan el-Vâhid ile kastedilen anlam, Allah’ın (c.c.) sadece sayı olarak bir olması değildir. El-Vâhid, Allah (c.c.) bölünemeyen ve parçalanamayan birdir, manasına gelir. Yani sıfatlarında ve güzel isimlerinde bir ortağı yoktur. İlahlık O’na mahsustur. O’nun dışında hiçbir varlık ilahlık mertebesine ulaşamaz. Bunun dışında “vav” harfi, Allah’tan başka her şeyi (mâsivâ'yı) terk etmek manasına da gelir.  Lafz-ı ilahi (Allah’ın sözü) elifle başlar. Elif cümle kâinatın anahtarıdır, ‘’vav’’ ise kâinatın ta kendisidir.

Hat sanatında ''vav'' harfi...

‘’Vav’’’ın taşıdığı şekil hususiyetiyle, hat sanatında, bilhassa, sülüste, önemli bir yeri vardır. ‘’Vav’’ harfi, hat sanatını temsil etmektedir. Mahreci iki dudak arasında olduğundan yolun sonu da ona aittir. 

Talebe için ‘’vav’’ harfi bir eğitimdir. Hâlistir, mukaddestir, müfrettir ve ürkütücüdür. Her hali ile tefekkürü ifade eder. Kavisinin zorluğu sebebiyle yapımı oldukça ustalık ister. Duruşunun zarifliğini vermek sabır, azim ve aşk işidir. 

Hat sanatında ‘’vav’’ harfinin önemini vurgulamak için şu meşhur hikâye hep anlatılır: 

Hattat Hafız Osman fırtınalı bir günde dolmuş kayıkla Beşiktaş’a geçecektir. Bir kayığa biner. Yol bitmek üzereyken kayıkçı ücretleri ister. Fakat Hafız Osman o gün aceleyle çıktığı için yanına para almayı unutmuştur. Kayıkçıya; 

- “Efendi, yanımda param yok, ben sana bir 'vav' yazayım, bunu sahaflara götür, karşılığını alırsın” der. Kayıkçı yüzünü ekşitip söylenerek yazıyı alır. 

Bir müddet sonra kayıkçının yolu sahaflar tarafına düşer. Bakar ki yazılar, levhalar iyi fiyatlarla alınıp satılıyor. Cebindeki yazıyı hatırlar ve götürür satıcıya. Satıcı yazıyı alır almaz; 

- “Hafız Osman vav’ı” diyerek açık artırmaya başlar. Sonuçta iyi bir fiyata “vav”ı satar kayıkçı. Kayıkçı bir haftalık kazancından daha fazlasını bu “vav” ile kazanmıştır. 

Bir gün Hafız Osman yine karşıya geçecektir ve yine aynı kayıkçıyla karşılaşmıştır. Yol bitmek üzereyken yine ücretler toplanır. Sıra Hafız Osman’a geldiğinde Kayıkçı; 

- “Hafız Efendi para istemez, sen bir 'vav' yazıver yeter” der. Hafız Osman gülümseyerek; 

- “Efendi o ‘vav’ her zaman yazılmaz. Sen dua et para kesemi yine evde unutayım” der.

''Vav'' harfi

‘’Vav’’, bir nevi hayatın özetidir. Yaşantısı Allah'a (cc) yakın olan bir kulun büyük sevdasıdır.... Bir hattatın baş tacıdır her daim... Hat sanatının ilk öğrenilen harfidir o. Yeryüzündeki bütün harflerin en estetiğidir o. O yazılınca, diğerleri peşinden bir bir dökülüverir... Diğer bütün harfleri, kelimeleri bir araya getiren, eksik parçaları tamamlayan bir harftir "vav". Tıpkı ayrı duran hatları sımsıkı birleştiren bir çengel gibidir ''vav''... Koca bir kalp dolusu aşktır, maharettir, sabırdır, sevgidir ‘’vav’’…

İnsan ‘’vav’’ şeklinde doğar da bir ara doğrulunca kendini ‘’elif’’ sanırmış… Rabbi ise kullarını ‘’vav’’ gibi mütevazı olsun istermiş…

Yazımın başlığı ‘’Ulu Cami’’ ancak şimdiye kadar hep ‘’vav’’ harfinden bahsettim. Şimdi bu noktaya kadar hep ‘’vav’’ harfinin Ulu Cami ile olan ilgisini merak ettiniz. Şimdi sıra ona geldi...

Ancak birazcık daha sabır...

Önce esas konum Bursa Ulu Cami hakkında kısa bir bilgi:

Bursa Ulu Cami...

Ulu Cami, Osmanlı Devleti'nin dördüncü padişahı Yıldırım Bayezid Han tarafından 1396 yılında Niğbolu Savaşı'nı kazanmasından sonra mimar Ali Neccar'a yaptırılır. Cami 1399 yılında ibadete açılır. Ulu Cami, sadece Türkiye’nin değil, İslam âleminin manevi yönden beşinci büyük mabedi olarak bilinir.

İçerisinde büyük bir şadırvana sahip olması ve Osmanlı’da yapılan ilk Cami-i Kebir (Büyük Cami) olma özellikleri Ulu Cami’yi diğer büyük camilerden ayırmaktadır. Şadırvan daha sonraki yıllarda İstanbul’dan Bursa’ya siyasi sürgün olarak gelen Kara Çelebizade Abdülaziz Efendi tarafından yaptırılmıştır. 

Seyyah Evliya Çelebi 1640’lı yıllarda suyu Uludağ’dan gelen bu güzel havuzun içinde alabalıkların yüzdüğünden bahsetmektedir. Suyu en tepeden tek merkezden kaynayan bu şadırvanda su, havuza dökülürken Allah’ı tesbih edercesine 33 ayrı yerden akmaktadır.

Çok zengin hat sanatı örneklerine sahip olmasıyla ünlü olan Bursa Ulu Cami; içerisindeki 13 ayrı yazı karakteri ile 41 ayrı hattat tarafından yazılmış askılı ve sabit toplam 192 hat levhası ile bir nevi ‘’Hat Sanatları Müzesi’’ gibidir. Şu anda 9 ayrı yazı karakteri ve 21 sanatkârın 132 adet yazısı bulunmaktadır…

Cami içindeki bu levhalarda; Fatiha, İhlâs ve Nas sureleri başta olmak üzere, üç adet sûre, üç ayrı tarzda Ayet'el-Kürsi, 47 farklı ayet, 14 hadis-i şerif, Esma'ül-Hüsnâ'daki isimler, Allah (CC), Muhammed (SAS) ve İslam büyüklerinin isimleri, 25'ten fazla dua ve tespih sözü ile birkaç beyit ve iki şiir bulunmaktadır…

Şimdi gelelim Bursa Ulu Cami'nin ''vav'' harfi ile olan ilişkisine:

Bursa Ulu Cami ve ''vav'' harfi...

''Vav'' harfini ve anlamını bu kadar uzun uzun anlatmamın nedeni Ulu Camii’nin her duvarında derin ve farklı anlamları olan ‘’vav’’ harflerinin yazılı olması ve bu ''vav'' harflerinin daha iyi anlaşılması içindi...

Ulu Cami'nin her duvarında yazılı bu ''vav'' harflerinin en güzeli, rivayetleri ile ünlü, tezhib sanatı ile süslenmiş ve ucuna lâle motifi işlenmiş ‘’vav’’ harfidir. Lâle süsleme sanatında Allah’ı (c.c.) sembolize eder…

Rivayet olunur ki; Ulu Cami’nin yapılışı sırasında Somuncu Baba adında bir zat her gün gelir, işçilere hayrına somun dağıtırmış. Somuncu Baba bir gün gene orada ekmek dağıtırken Hızır Aleyhisselam'ın da orada olduğunu fark etmiş. Kolundan tutup ‘’sen Hızır’sın ben anladım’’ demiş. ‘’Senden buraya gelip her gün namaz kılmanı istiyorum, eğer söz vermezsen buradaki herkese senin Hızır olduğunu söylerim’’ demiş. Hızır (a.s) her gün geleceğine dair söz vermiş ama o da bir istekte bulunmuş ve ‘’hangi vakit geleceğim bana kalsın’’ demiş. Bunun üzerin Hızır (a.s.)’ın Ulu Cami’deki ucuna lale motifi işlenmiş olan ‘’vav’’ harfinin önünde her gün gelip namaz kıldığı rivayet edilir fakat hangi vakit olduğu bilinmezmiş… Halen halk arasında bu rivayetin yaygın olması sebebiyle birçok kişi, dualarının kabul olacağı düşüncesiyle ucuna lale motifi işlenmiş olan ‘’vav’’ harfinin önünde namaz kılarlar…

İtteku'l- vâvât

Ulu Cami'nin her duvarında yazılı bu ''vav'' harflerinin en anlamlısı da Ulu Cami içinde caminin batı cephesinde günümüzde kadınların namaz kıldığı yerin batı duvarında çok değişik bir şekilde işlenmiş büyük ‘’celi sülüs’’ dört tane ‘’vav’’ harfidir. Mehmed Şefik Bey'in tashih ettiği yazılardan biri olan bu ‘’müsenna çifte vav’'ın kuyruklarının kesiştiği noktadaki boşlukta da, "İtteku'l- vâvât" (‘’vav'’lardan sakınınız) hadisi yazılıdır. Bu önemli bir nasihattir. ‘’Vav’’ harfi ile başlayan kelimeler sorumluluk gerektiren işleri ihtiva eder. Allah Rasûlü (s.a.v.) bizleri sorumluluğu olan şeylerden sakınma noktasında uyarıyor ve zorunlu olmadıkça şu yedi "vav'’dan sakının, çekinin buyuruyor. Bunlar; vali olmak, veli olmak, varis olmak, vekil olmak, vezir olmak, vakıf malını değerlendirmek, vâllahi yemininde bulunmak… Bu hadis, vazifeleri yerine getirirken hassas olmamızı, ölçülü davranmamızı tavsiye eder…

İşte böyledir Bursa Ulu Cami’nin ve ‘’vav’’ harfinin ol hikâyesi… Bursa Ulu Cami'nin İslam âleminin manevi yönden beşinci büyük mabedi olması boşuna değildir.

Vâveylâ...

Hazır bu noktaya kadar gelmişken ''vav'' harfinden türemiş bir kelimeyi de aktarmadan geçemeyeceğim: Vâveylâ. 

Manayı bilmeyenler, kendisini ''elif'' sanıp da ''vav'' olamayanlar ‘‘vav’’ diyemez ‘‘vay’’ derler. İşte buna da ‘’vâveylâ’’ denir. Bu ‘’vâveyla’’ ise; vali olup, veli olup, varis olup, vekil olup, vezir olup, vakıf malını değerlendirir makamda olup da ‘’vav’’ olamadıkları için ''vay'' diye feryâd edenlerin halidir. Şimdilerde, bunlardan renkli ekranlarda, ceridelerde, meclislerde, kürsülerde, mevkilerde, makamlarda ve mikrofon başlarında olup da vâveylâ edenleri mebzul miktarda görüyor ve onları ibretle izliyoruz zaten…