Osman Aydoğan


Bizans´ın son imparatoru


Bizler, 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde genellikle Osmanlı tarafını biliriz; gemilerin karadan yürütülerek Haliç´e indirilmesini, Akşemseddin´i, surlar önünde dökülen topları, Ulubatlı Hasan´ı... Bu muharebede, yani İstanbul Fatih tarafından kuşatıldığında karşı tarafta, Bizans´ta neler olduğunu genellikle pek bilmeyiz. Belki de rivayet olarak sadece, karşı taraf Bizans için, Fatih Sultan Mehmet´in İstanbul´u kuşattığında, surlar aşılmak üzere iken Bizans´ın ileri gelenlerinin Ayasofya´da toplanıp şehrin kuşatmadan nasıl kurtulacağını tartışmak yerine ?´Meleklerin cinsiyeti´´ni tartıştığını biliriz. Ancak karşı taraf Bizans´ta konu bu kadar da basit değildir, daha derin, daha karmaşık ve daha vahimdir. Bu konuda Macar oyun yazarı Ferenc Herczeg (1853-1954)´un ?´Bizans´´ (Berikan Yayınevi, 2003) isimli bir çağı canlandırma bakımından Macar yazınının en iyi tarihsel tragedyası olarak adlandırılan çok güzel bir eseri vardır. Ferenc Herczeg; ?´Bizans´´ adlı oyununda tek bir güne, koca bir imparatorluğun son gününe, günün şafağıyla batışı arasına dünya ölçüsünde bir tarihsel tragedyayı sığdırır. Tanınmış Macar tarihçisi J. Horvath, Ferenc Herczeg üzerine yazdığı bir incelemesinde bu tragedyanın ana hatlarını şöyle anlatır: 29 Mayıs 1453. Bu, Bizans İmparatorluğunun çöktüğü gündür. Sultan Mehmet Bizans´ı kuşatmıştır; kentin alın yazısı artık bellidir. Bu kaçınılmaz tehlike karşısında kahramanlığa yükselen imparator Konstantin az sayıda, fakat kendisine bağlı kalan yabancı ücretli askerleriyle bütün gücünü harcayarak kuşatıcılara karşı koymaktadır. Ancak halkı ve Bizanslı askerleriyse korkak bir kayıtsızlık içinde başlarına geleceği beklemektedir. Devletin ileri gelenleri imparatorun kahramanlık taslayışıyla alay ederler. Onlar artık daha çok sultandan yanadırlar ve her şeyi ondan beklerler. İmparatoriçenin kendisi bile kadınlık silahlarıyla Fatih´e boyun eğdireceği düşlemiyle kendini avutmaktadır...