ALİ ÖZARSLAN


BİSİKLET TAMİRCİSİ VE POŞET


Bir fıkra anlatılır. Hitler ve Mussolini 3. Dünya savaşını planlarken adamın biri, bu sefer ne yapacaksınız diye sorar. Hitler: ?Bu efer 14 milyon Yahudi´yi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz? der. Adam: ?bisiklet tamircisi mi? diye şaşkınlıkla sorar. Hitler, Mussolini´ye döner ve :?gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudi´yi takmayacağını söylemiştim? der.

Bu bir algı operasyonudur ve kitlelerin dikkatini dağıtmak ve şaşırtma yapmaktır. Bunun örneklerini ikici dünya savaşından bu yana çok fazlaca yaşadık. Hem dünyada, hem ülkemizde.

Amerika, Irak´a saldırdığında, coniler Müslüman kadınlara tecavüz ederken, Irak´ı yerle bir ederken, hiç kimse Amerika´nın Irak´ta ne işi var diye sorgulamadı. Çünkü deniz kenarında, petrole bulanmış bir kuş bizim zihnimizi bulanıklaştırıyordu. Tecavüze uğrayan kadınları kimse konuşmadı. Ama o kuş savaşın maskotu idi ve herkes zalim Saddam´ın kuşu ne hale getirdiğini konuşuyordu. Tabi çok sonraları o kuş görüntüsünün Irak´ta olmadığı orta Amerika kıyılarında çekilmiş bir görüntü olduğu ortaya çıkmıştı. Bisiklet tamircisi burada kuş olarak karşımıza çımıştı.

Bir benzeri de Suriye için uygulanmıştı. Amerika Suriye´ye saldırırken, sözde Esad ordularının katlettiği masum çocuk ve sivillerin kanlar içindeki katliam görüntüleri yayınlanmıştı. Ama facebookta yayınlanan görüntüleri kesmeyi unutmuşlardı. Görüntünün devamında katledilen siviller ayağa kalkıyor ve kan görünümdeki boyaları vücutlarından temizliyor ve  ölüler canlanıyordu.

Benzer bir algı operasyonu da CIA destekli Tümtürk tarafından ülkemizde yapılmaya çalışılmakta ve Uygur Türklerine Çin´in zulüm yaptığı resimler paylaşılmaktadır. Toplanan Kur´an kitaplarının yakıldığı resimler paylaşılarak Çin aleyhinde kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştı. Sonradan Bu resmin Çin´de değil Fas´ta çekildiği ortaya çıkmıştı. Burada bisiklet tamircisi yakılan Kuran olarak karşımıza çıktı.

Ülkemizde de benzer algı operasyonları zaman zaman yapılmaktadır. AKP iktidarı koltuğunda oturabilmek için zaman zaman, hatta bazı zamanlarda sık sık bu tür algı operasyonları yapmaktadır.

2019´a girdiğimiz yılın ilk günlerinde dış borcun 500 milyar dolara yaklaştığı, üretim ekonomisinin olmadığı ülkemizde, zamların ardı arkası kesilmeden devam ettiği, emekli maaş zammının sadakaya döndüğü, Tank Palet fabrikası gibi stratejik bir fabrikanın satıldığı, dolar ve faizlerdeki artış ile krizin daha da derinleşme eğiliminde olduğu şu günlerde, poşetlerin ücretli olması en çok hatta tek tartışılan konu haline gelmiştir. Soğan, Patates 5 TL´ye satılırken, ülkede bir poşet mücadelesi başlamıştır. Neredeyse marketlerde tüm yiyecek ve içecekler plastik malzemeler içinde satılırken ve ve içeriğindeki koruyu maddelerle ve glikoz şurubu gibi zararlı maddeler kullanılırken, karşımıza poşet kavgası çıktı. Bisiklet tamircisi, bu kez poşet olarak karşımıza çıktı. Özal döneminde serbest piyasa sistemi ile ekonomi çökertilirken de, gündemin en hararetli tartışması, siyasi bir simge olan türban idi. Bisiklet tamircisi, türban olarak karşımıza çıkmıştı. Oysa yüzbinlerce emekli 1000 TL civarında aldığı maaşla can çekişirken, işten atmalar ve işçi direnişlerinin arttığını kimse göremiyor. Yine halka mal olmuş ve 12 darbesi ile Özal iktidarına karşı yaptıkları komedilerle en ağır eleştirileri getiren Metin Akpınar hakkında dava açılmış ama sanat camiasından ciddi bir tepki ortaya konmamıştır. Çünkü poşet diye milli bir davamız var artık.