Osman Aydoğan


Bir ülkede hükümdarın tedbiri, çobandan daha aşağı olursa!


Şeyh Sâdî Şirazi (1193-1292) Fars şâir ve İslam âlimidir... Günümüz İran topraklarının Şiraz kentinde doğar. Bundan dolayı Sâdî Şirazi (Şirazlı Sâdî) diye anılır. Günümüzdeki en çok tanınan eserleri Gûlistan ve Bûstan´dır. Gülistan; ?´gül bahçesi´´, Bûstan ise ?´çiçek bahçesi´´ demektir. Her iki eser daha XIV. yüzyılda Türkçe´ye çevrilmiştir. Bûstan´ın önsözü yeryüzünde söylenmiş en lirik edebi parçalardan biri sayılır. Sâdî´nin eserlerinde, çoğunlukla, öğretici, öğüt verici bir hava vardır. Toplum düzeni, ahlâk, fazilet, hürriyet konuları eserlerinin başlıca karakterini teşkil eder. Şimdi size bu büyük zatın bu kitaplarında geçen bir hikâyeyi anlatmak istiyorum. Beğeneceğinizi umuyorum.. Üzerinde düşünmeniz dileği ile... Dara ve At Çobanı Hikâyesi Dara Yun bir sürek avında askerlerinden uzaklaşıp ayrı kaldığını duydum. Bir at çobanı, koşarak ona doğru ilerliyormuş. Adamı tanımayan Dara´nın kalbine kuşku düşmüş ve kendine; ?Bu gelen, düşmanlarından biri olsa gerek. Yanıma varmadan okumla onu öldüreyim.? demiş. Yayını germiş, okunu hazırlamış, biraz daha yaklaşsın diye beklemeye koyulmuş. Bunu gören çoban uzaktan seslenerek; ?Ey İran´la Turan´ın şahı, ey ulu Dara; kem gözler senden ırak olsun. Ben düşman değilim. Efendimin atlarını besleyen basit bir çobanım ve işim yüzünden buradayım.? Haykırışları duyan Dara rahatlamış ve gülerek; ?Hey düşüncesiz adam, sana mübarek bir melek yardım etti. Yoksa öldüğün gün, bugündü.? Çoban da gülerek karşılık vermiş; ?İnsan iyiliğini gördüğü efendisine hiç kötülük düşünür mü? Haddimi aşarak size, doğru yolu göstermek ve bu bağlamda öğüt vermek istiyorum. Dostuyla düşmanını ayıramayan sultan, acizdir. Büyükler, küçüklerini bilmeli. Siz, beni sarayınızda defalarca gördünüz; atları, meraları sordunuz. Şimdi ben muhabbet ve hürmetle geliyordum yanınıza. Ancak siz beni tanımadınız. Oysa ben, şu yüzlerce at içinde istediğiniz özellikteki atı hemen bulup çıkarırım. Demek ki çobanlık, akıl-fikir işidir. Siz de be¬nim gibi olun, sürünüzü iyi tanıyın, onları her türlü tehlikeden koruyun.? Bu öğütler Dara´nın çok hoşuna gitmiş ve hemen oracıkta çobanı ödüllendirmiş. Utanmış kendinden ve içinden; ?İnsan, bu öğütleri kulaklarına değil, kalbine yazmalı. Bir ülkede hükümdarın tedbiri, çobandan daha aşağı olursa, oranın yıkımıyla kırımı yakındır? diye geçirmiş.

*** Hani bir ülkede bir devlet adamı dostunu düşmanını ayırt edemeyip koynunda yılan beslemiş ve yok aldandım yok aldanmadım diye demeçler veriyor ya... Bir hatırlatayım dedim?