Osman Aydoğan


Bir meczup: Behlül Dânâ (2)


İki zıt anlamlı kelime ihtiva eden bu tamlama ile kimi delilerin değme akıllılardan daha doğru konuşmalarına ya da kimi ?´deli´´lerin herhangi bir patolojik vaka olmaksızın bilinçli bir şekilde deli olduklarına, öyle göründüklerine işaret edilir. Behlül Dânâ tamlaması, Abbasi halifelerinden Harun Reşid´in zamanında yaşamış bir ?´akıllı deli´´ için özel isim haline de gelmiştir. Asıl ismi Ebû Vüheyb bin Ömer Sayrafî´dir. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. Kûfeli olduğu halde Bağdâd´da yaşamış ve Bağdat´ta 190 (m. 805) yılında vefât etmiştir. Kimi kaynaklar Behlül Dânâ için Harun Reşid´in fikir aldığı kişi olduğunu söylerler? Şimdi gelelim Behlül Dânâ ile ilgili kıssalara: *** Bir gün Bağdat´ta haber salınır: Behlül Dânâ şehrin en büyük camisinde vaaz edecek. Halk bu hikmetli vaizi, derin âlimi dinlemek için camiyi lebalep doldurur. Cami Bağdat halkının yoğun ilgisinden dolup taşar.. Vaaz olacak, Behlül Dânâ sohbet edecek diye beklerler. Fakat namaz yaklaştığı hâlde ne gelen var ne giden... Namaz vakti iyice yaklaşmışken bir de bakarlar ki Behlül Dânâ omzunda bir su terazisi, bir tarafında bir kova su, öbür tarafında bir kova su, camiye girer. Safları yara yara hayretli bakışlar arasında geçer mihrap tarafına, başlar vaazına: ?Şu kova, dünyadır ey cemaat, şu kova da âhiret!? Bir tarafa biraz eğilir. ´´Şimdi ben dünyaya eğildim? der. Behlül o tarafa eğilince diğer tarafındaki kovadan su dökülür, bunun üzerine; ?İşte âhiret nasibimizi zâyî ettik!? der. Bu sefer öbür tarafa eğilir, diğer kovadan su dökülür; ?Bu sefer de âhirete eğildim, dünyayı ziyan ettik!? dedikten sonra, kovaları dengeye getirir ve ekler: ´´ İşte hayat imtihanı bu! Dünya ile âhireti böylece dengede tutabilirsen mesele yok. İkisini de ziyan etmezsin. Ama bir tarafa eğilirsen diğerini yitirirsin!´´ der. Bütün vaaz bundan ibaret olur. Fakat herkes Behlül´ün vermek istediği mesajı anlamış mı bilmiyoruz! *** Harun Reşit, Behlül Dânâ´ya para verip "al bunu yoksullara dağıt" der. Hazret gider parayı zenginlere verir. Harun Reşit "neden böyle bir şey yaptın?" diye sorar. Hazret "Allah kime verdiyse ben de ona verdim" der... *** Halifelik kaldırılana kadar cuma namazlarını yöneticiler kıldırırdı. Harun Reşid döneminde Behlül Dânâ´nın, Halife Harun Reşid´in kıldırdığı cuma namazlarına gelmediği farkedilir.... Bu durum halifeye bildirilir. Harun Reşid Behlül Dânâ´yı huzuruna çağırtır. Kendisine cuma namazlarına neden gelmediğini sorar. Behlül Dânâ ?Önümüzdeki cuma namazına geleceğim? cevabını verir. Vaaz, hutbe derken Harun Reşid´in kıldırdığı namaz başlayınca Behlül Dânâ´da bir kıpırdanma başlar. Sonunda Behlül Dânâ dayanamaz cemaat ikinci rekata başlarken camiyi terk eder. Namazdan sonra durum halifeye bildirilir. Harun Reşid sinirlenir ve Behlül Dânâ´yı tekrar huzuruna çağırtır. Namazı neden terk ettiğini sorar. Behlül Dânâ; ?Tekbir alırken bir ülke fethetmeyi düşündün, Fatiha okurken ordunu topladın, rükuda savaşı yaptın, o ülkeyi fethettin. Birinci secdede kıralı öldürdün kızı canını bağışlaman için yalvararak ayaklarına kapandı? Buraya kadar anlattıklarım doğru mu?? diye sorar. Harun Reşid: ?Evet, tam olarak doğru? cevabını verir. Behlül Dânâ ; ?İkinci secdede kralın kızını nikahladın, sarayına getirdin. İkinci rekâtta odanıza geçtiniz? Eh artık bana da karı kocayı yalnız bırakmak düşerdi!... Namazı bu sebepten terk ettim sultanım? cevabını verir?