Osman Aydoğan


Bekle bizi İstanbul! (2)


Şiirin sonunda Vedat Türkali´nin kendi sesinden giriş yaptığı şarkı ile Edip Akbayram ve Sevinç Eratalay´ın yorumlarının bağlantısını veriyorum? Şarkıda şiirin tamamı yer almaz. Bir kısmı yer alır. Aşağıda ben şiirin tamamını veriyorum... Hangi vakitte olursanız olun, yorgunsanız, uykusuzsanız, düşünceliyseniz, kederliyseniz, umutsuzsanız,  umutluysanız, TV´lerdeki seviyesiz, düzeysiz tartışmalardan bıkmışsanız, İstanbul´a hasretseniz, yollardaysanız, gönlünüz yollarda olanlarla beraberse eğer verdiğim bağlantıların her üçünü de ayrı ayrı dinleyin? İnanın değer.. Ve bakın görün, şark cephesinde değişen ne var? İSTANBUL   "Sis" şairine ithaf edilmiştir.  Salkım salkım tan yelleri estiğinde  Mavi patiskaları yırtan gemilerinle  Uzaktan seni düşünürüm İstanbul  Binbir direkli Halicinde akşam  Adalarında bahar  Süleymaniyende güneş  Hey sen güzelsin kavgamızın şehri  Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde  Bakışlarımda akşam karanlığın  Kulaklarımda sesin İstanbul  Ve uzaklardan  Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde  Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul  Plajlarında karaborsacılar  Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.  Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında  Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın  Meyvesini birlikte devşirirler  Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul  Et tereyağı şeker  Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde  Yumurta masalıyla büyütülür çocukların  Hürriyet yok  Ekmek yok  Hak yok  Kolların ardından bağlandı  Kesildi yolbaşların  Haramilerin gayrısına yaşamak yok  Almış dizginleri eline  Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası  Onların kemik yalayan dostları  Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi  Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel  Ve sen  Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi  Seni öldürürler  Seni sürerler  Buhranlar senin sırtından geçiştirilir  İpek şiltelerin istakozların  ve ahmak selameti için  Hakkında idam hükümleri verilir  Haktan bahseden namuslu insanları  Yağmurlu bir mart akşamı topladılar  Karanlık mahzenlerinde şehrin  Cellatlara gün doğdu  Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır  Bir kalem yazın vardır  Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır  Söylenmez  Haramiler kesmiş sokak başlarını  Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi  Haramilerin elinde  Ve mahzenlerinde insanlar bekler  Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer  Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü  Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde  Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul  Bulutların ardında damla damla sesler  Gülen çehreleri ve cesaretleriyle  Arkadaşlar çıktı karşıma  Dindi şakalarımın ağrısı  Bir kadın yoldaş tanırdım  Bir kardeş karısı  Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları  Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi  Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında  Gebeliğin dokuzuncu ayında  Aç kurtların varoşlara saldırdığı  Tipili bir gece yarısı  Sırtında çok uzak bir köyden indirdi  Otuzbeş kiloluk sırrımızı  Zafer kanlı zafer kıpkırmızı  Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul  Bekle bizi  Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle  Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla  Mavi denizlerine yaslanmış  Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle  Ve bir kuruşa Yenihayat satan  Tophanenin karanlık sokaklarında  Koyunkoyuna yatan  Kirli çocuklarınla bekle bizi  Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi  Bekle dinamiti tarihin  Bekle yumruklarımız  Haramilerin saltanıtını yıksın  Bekle o günler gelsin İstanbul bekle  Sen bize layıksın  Vedat TÜRKALİ Eylül 1944 Akşehir