Osman Aydoğan


Bekle bizi İstanbul! (1)


Tevfik Fikret´in Aşiyan´da Rumeli Hisarı´na bakan yamaçtaki evinde duvarda asılı belli belirsiz ?Sis? adlı bir yağlıboya tablo vardır. Tabloya ilk bakışta gri ve derinliksiz, küçük bir sandaldan başka bir şey görülmez, sıradan bir tabloya benzer. Ancak tabloya yakından bakılınca sisin ardında Süleymaniye´nin kubbesi, minareleri, Galata Köpüsünün siluetleriyle İstanbul görülür. Bu tablonun ressamı Şehzade Abdülmecid´dir ve tabloda imzanın hemen üstüne Arapça harflerle ?´Tevfik Fikret Beye´´ ibaresi bulunur. Tablonun çerçevesine çivilenmiş metal isimlikte ise şu ibare yine Arap harfleriyle yer alır: ?Sis: Rübab-ı Şikeste?. Belli ki Şehzade Abdülmecid Tevfik Fikret´in Rübab-ı Şikeste´sinde yer alan ´´Sis´´ şiiri üzerine bu tabloyu yaparak Tevfik Fikret´e hediye etmiştir. Tevfik Fikret´in o muazzam, o muhteşem ´´Sis´´ şiirinde önce sanki bir resim tasvir edilirmişçesine ?´Sis´´ tarif edilir? Şiir ilerleyince görürsünüz ki aynı Şehzade Abdülmecid´in tablosu gibi bu ?´Sis´´in arkasında, ardında, fonunda İstanbul´un silueti vardır. İstanbul´un silueti, kuleleri ve sarayları şahsında da Osmanlının sonunu ve bu sondaki her türlü gayri meşruluğun, haksızlığın, hukuksuzluğun, istibdatın, ahlaksızlığın, çapsızlığın, beceriksizliğin, fitnenin, riyânın, çirkefliğin, çürümüşlüğün ve çöküşün belirtileri anlatılır. Fikret bu şiirinde çöküş dönemlerindeki her aydın gibi derin bir ümitsizlik ve yalnızlık ruh hali içerisindedir. Fikret bu şiirinde İstanbul´u her istibdat döneminin benzediği şekliyle fahişe bir kadına benzetir ve şiirinde İstanbul´a ve İstanbul şahsında da yönetime lanetler yağdırır. Bu kadar ahlaksızlığa, baskıya, beceriksizliğe, çapsızlığa, fitneye, riyâya, pişkinliğe, hayasızlığa, arsızlığa, yüzsüzlüğe ve olumsuzluğa karşın Fikret yalvar yakar bir şey ister bu fahişe şehirden (şehrin şahsında yönetimden) sanki ´´biraz sus, biraz utan, biraz arlan!´´ dercesine: ´´Örtün, evet, ey hâile (felâket sahnesi) ? Örtün, evet, ey şehr; Örtün ve müebbed uyu, ey fâcire-i dehr (dünyanın koca kahpesi)!...´´ ?´Sis´´i Ahmet Muhip Dranas´ın Türkçesiyle dize dize anlamını aşağıdaki bağlantıda veriyorum. Üzerinde düşünerek üşenmeden okuyun, hatta arşivinize alın çünkü böyle birebir anlamını verecek şekilde başka yerde bulamazsınız. İbn-i Haldun o muhteşem eseri Mukaddime´sinde: ?Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer? derdi. Ve görün ki ?´Sis´´ neye benzer, neyi anlatır, neyi anımsatır.. Ancak benim bu yazıdan amacım Tevfik Fikret´in bu muazam ´´Sis´´ şirini anlatmak değil. Bu yazıdan maksadım 29 Ağustos 2016´da yitirdiğimiz Vedat Türkali´nin Tevfik Fikret´in o muazzam ´´Sis´´ şiirine cevap olarak "Sis şairine ithaf edilmiştir´´ diyerek yazdığı ve hepimizin ´´Bekle bizi İstanbul´´ diye bildiği ´´İstanbul´´ isimli şiirini anlatmak... Yıl 1944, yer Akşehir´dir. Vedat Türkali karısı Merih´i ilk çocukları Deniz´in doğumu için İstanbul´da bırakarak çalıştığı okul yeri olan Akşehir´e döner. Ve ´´İstanbul´´ şiirini burada yazar. Şiirde İstanbul´un şahsında karısına ve çocuğuna duyulan özlem ve sevgi vardır, ayrılığın hüznü vardır, bir şehre duyulan sevgi vardır. Aslında anlatılan İstanbul sevgisinden ziyade Vedat Türkali´nin karısı Merih ve çocuğudur. Ama şiir asıl olarak Tevfik Fikret´in ´´Sis´´ şirine cevap olarak yazılmıştır. Şiir ´´Sis´´ şiirinde olduğu gibi İstanbul´un tasviri ile başlar. Daha sonra da olumsuzluklar, kötülükler sıralanır. Şiirde ´´Sis´´teki manzarayı umumiyeye gönderme yapılarak ´´Şark cephesinde değişen bir şey yok´´ mesajı verilir. Şarkın cephelerinde birşeylerin değişmemesi ülkenin kaderidir her halde! Şiir Vedat Türkali´nin "Bir Gün Tek Başına" adlı romanının 535. sayfasında da yer alır. Vedat Türkali için İstanbul farklı bir yerdir. Vedat Türkali için İstanbul bir sevdadır. Vedat Türkali için İstanbul bir yardır, bir anadır, bir dosttur. Bu nedenle bütün romanlarının konusu mekân olarak İstanbul´da geçer. Dostoyevski için S. Petersburg ne ise, Proust için Paris ne ise, Zweig için Viyana ne ise Vedat Türkali için de İstanbul odur. Vedat Türkali´nin bu şiirini Onur Akın besteleyerek ´´Bekle Bizi İstanbul´´ ismiyle şarkı haline getirir. Edip Akbayram kendine özgü o muhteşem sesiyle seslendirir bu şarkıyı? Bir de Sevinç Eratalay yorumlar. Bizler genellikle Edip Akbayram´ın sesiyle biliriz bu şarkıyı...