Osman Aydoğan


Bekâ sorunu! -6-


Bermekîler; Halife Harun Reşid´in kendilerine beslediği büyük güven ve yakın ilgiyi istismar ederek sadece Saray kademelerini değil eyaletleri de kendi yandaşları ile yönetmeye başlamışlardır!.. Bermekîler devletin her kademesini bir ur gibi sarmışlar, en ücra yerlerine bile kendi adamlarını yerleştirmişlerdir!.. Yattığı derin gaflet uykusundan uyanan Halife, Bermekîlerin devlet içinde bir devlet kurmak için uğraştıklarını ülkenin her yanını ele geçirdiklerini ve kendisini devre dışı bıraktıklarını fark edince derhal emir veriyor: ?Bermekîleri kılıçtan geçirin!... Yaşlılarını da zindana atın!? Emir, yerine getiriliyor!... Bermekîler öldürülüyor. Peki, bu arada bahçıvana ne oluyor dersiniz?.. Halife´nin emri üzerine, görevliler bahçıvanın da evine de giderler... Ya kılıçtan geçirecekler, ya hapse atacaklardır! Ama, bahçıvan; hemen, Bermekî olmadığına dair Halife imzalı belgeyi gösteriyor! ?Gördüğünüz gibi, ben Bermekî değilim? diyor ve kellesini kurtarıyor.. Kılıçtan geçirme ve zindana atma operasyonu sona erince, Harun Reşid, son durumu öğrenmek için kurmaylarını çağırıyor ve soruyor; ?Emrimi yerine getirdiniz mi?? Kurmaylar der ki; ?listedeki herkes ya kılıçtan geçirildi ya zindana atıldı... Sadece bir adam kaldı... Ama ona dokunamadık, çünkü elinde sizin imzaladığınız bir belge vardı!? Halife; ?Hatırladım ben onu... Onu bulun ve bana getirin? diyor... Bahçıvan huzuruna getirilince, Harun Reşid soruyor adama; ?O gün, Bermekî olmadığına dair, benden ısrarla belge istedin... Ben de verdim... Peki, bugünlerin geleceğini nereden anladın?? Bahçıvan diyor ki; ?Sultanım; hani, o elmayı koparmak isterken, vezir, sizin omzunuza basmıştı ya... İşte o an dedim ki; eyvah, bizim sonumuz geldi!? Harun Reşid, araya girip; ?Ama ben söyledim omzuma basmasını? deyince, bahçıvan diyor ki; ?Fark etmez Sultanım... Sizin, Sultan olarak, vezirinizin omzunuza basmasını istemeniz bir alicenaplıktır, büyüklüktür... Siz istemiş olsanız bile, vezirinizin omzunuza basması ise hem şımarıklık hem had bilmezlik hem de küstahlıktır!.. Bugün omuzunuza basan yarın tepenize basar... Sizin omzunuza basıp meyveyi koparmak yerine, pekâlâ beni çağırabilir ve benden isteyebilirdi!.. Bir adam, vezir de olsa, sultanının omzuna basacak kadar cüretkâr ve had bilmez olduysa, bunun sonu felâkettir!.. Ben, işte o gün bu felâketi gördüm ve sizden o belgeyi istedim.? Eveeeet.. Ol hikâye işte bu kadardır. İbn-i Haldun söylerdi ya o muhteşem eseri Mukadime´sinde: ?Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzerler.? Sanki İbn-i Haldun bu sözünü Bermekîl´er için söylemiştir! ´´Bir ülkede hükümdarın ferâseti, bir bahçıvandan daha aşağı olursa, oranın yıkımıyla kırımı yakındır.´´ Biliyorsunuz bu söz bana ait değil. Dün de anlatmıştım, Şeyh Sâdi Şirazî´nin Fars Hükümdârı Dâra´ya söylettiği sözdü. İşte gerçek bekâ sorunu da budur...